Öğrendiğim kadarıyla Tolstoy bu eserini, aslında “Halk için yapılan bir edebiyat nasıl olmalı?” tartışmalarına bir nevi cevap olsun diye yazmış. Hikâyelerdeki yalın ve basit anlatımı Tolstoy’un sanatındaki derinlik ve zenginlikle bağdaştıramayanların kafa karışıklığı bu bilgiden sonra giderilebilir mi, bilmiyorum..
İlk bakışta basitmiş gibi görünen küçük hikâyeler, felsefi derinliği olan büyük sorular sayesinde bir anda düşündürücü metinlere dönüşüyor ve böylece de çok okunan ve çok sevilen dünya klasiklerinden biri hâline geliyor.
Ayrıca kesin hüküm bildiren cümlelerine rağmen içeriğindeki sorgulayıcı yaklaşım, bana göre esere hissedilir bir felsefi derinlik kazandırıyor...
#kitaptanalıntı
"Ne olursa olsun iyilik yapmak,
sevmek,
sabırlı olmak,
merhamet etmek,
Allah’a inanmak ve onun adaletine güvenmek,
gereğinden fazla hırslı olmamak,
paylaşmak,
yardım etmek…"
Ve hikâyenin sorusu:
İnsan Ne ile Yaşar?
Bunun cevabı aslında hikâye kurgusunda gizli:
“İnsan, annesiz babasız yaşar ama Allahsız yaşayamaz.”
“… anladım ki insanın elinde hiçbir şey olmasa bile Allah sevgisi olsun yeter. Yani insan Allah’a inanmadan yaşayamaz..."