...denizde boğulan bir adamın başkasının omzuna basmasının anlaşılabilir olduğunu, ama bunu misafir salonunda yapmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Bir zamanlar, insanlar düşünme işini makinelere devretmiş, böylece özgürleşmeyi umut etmişlerdi; ama bu, makinelere sahip başka insanların onları köleleştirmesine yol açtı sadece.
" Çalışmasını da biliyoruz, yaşamasını da biliyoruz, medeni insanın yolundayız, atalarımızın sözü var, nimet için zahmet gerek, zahmetler nimet içindir, çalışalım yaşayalım" diyordu.
1927' de bir okka ekmek, yani 1283 gram ekmek, 4 kuruştu. Hükümet zam yapmayı düşünüyordu.
Masada bakanlar vardı, bu konuyu konuşuyorlardı.
Mustafa Kemal sofrasını hazırlayan İbrahim Ergüven'i işaret ederek, "bir de İbrahim'e soralım bakalım, halk adamıdır" dedi.
Herkes İbrahim'e döndü.
İbrahim gayet net ifade etti.
" insanlar evine üç-dört ekmek alıyor, bir kuruşluk zam her gün cebinden üç-dört kuruş fazla çıkması demektir, fiyat artırılacaksa pasta, bisküvi, francala gibi varlıklı insanların yediği mamüllerin fiyatı artırılmalı" dedi.
Mustafa Kemal hükümet üyelerine dönerek "işte hakikat bu, tartışma bitmiştir" diye kestirdi attı.
Ekmeğin fiyatı 4 kuruş olarak kaldı.
"başarınızın sırrı ne? " diye soranlara "ekip" cevabını veriyordu.
"ekip lazımdır. Yani tek başına bir kimseye bütün muvaffakiyetler atfedilemez. Organize etmek lazımdır ki başarıya ulaşılabilsin. Ben de her ne yaptıysam, arkadaşlarıma dayanarak, milletime dayanarak yapabilmişimdir. Tek başıma bana atfedilemez" diyordu.