Sofanın ucundaki ahşap basamakları tırmanarak Mücellâ teyzenin yatak odasına girdiğimizde eşyanın, sahibinden geri kaldığında nasıl bir ''yüke'' dönüştüğünü ilk kez anladım.
'' Ne garip insanlar olduk? Her şeyi eleştiriyoruz; bize göre herkes hatalı. Bütün kötülükler başkalarının marifeti. Başımızdakiler hep yanlış yapıyor... Hakem hep yanlış kararı veriyor. Öğretmen sanki hep öğrencinin aleyhine çalışıyor. Amirler hep memurları eziyor vs. vs. Hiç kimse kendisinde bir tek leke görmüyor da olumsuzlukların hepsini başkalarına yüklüyor. ''
'' Aşkın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır, merkezinde,
ya da dışındasındır, hasretinde... ''
'' Doğruydu. Ben çölü hep sevmişimdir. Bir kum tepesinin üstüne oturursunuz. Hiçbir şey görmez, hiçbir şey duymazsınız. Yine de sessizlik içinde bir şey ışıldar...
'' Çölü güzel yapan, bir yerlerde bir kuyu gizlemesidir.'' dedi Küçük Prens. ''