Bizim için ikinci bir karakter haline gelmiş olan bu çirkin alışkanlığımızı terk edip, büyük bir utanmazlık içinde bulunan yüksek sınıflarımızın yaşamına bakacak olursak, koskoca bir genelevden başka bir şey göremeyiz.
Korkuyordum, acı çekiyordum, dua ediyordum, düştükçe de düşüyordum. Artık hayalde ve gerçekte yoldan çıkmış, ahlakı bozulmuş biriydim, ama son adımı daha atmamıştım.
Art arda gözünde canlanan bu anılar içinde hiçbir kıpırtıya neden olmuyordu: Ne acıma, ne kin, ne herhangi bir arzu… Başlamakta olanın, hatta onun için artık başlamış olanın yanında öylesine önemsizdi ki bunların hepsi.
Belki de sevemememizin nedeni çok sevmek istememiz, yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın, ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemeksizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey (aşk) talep etmemizdir.
Sanki yaptığı her şey sonsuz kere yinelenecekmiş, sonsuza kadar dönüp geri gidecekmiş gibi eylemlerinden en ufak bir kuşku duymaksızın davranıyordu. Haklı olduğuna kesinkes inanmıştı ve bu onun için dar görüşlülük değil erdem belirtisiydi.