Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Müderris İdris

Günlük hayatta çoğu insan “normal” olmayı “iyi” olmakla eş değer zanneder. Hâlbuki özellikle sorun çözme süreci açısından sağlıklı insan ile normal insan arasında önemli farklar vardır. Normal insan da sorunların farkındadır. Ancak o sorunları çözmek için bir çaba harcamaz, sorunlarla birlikte yaşamayı seçer. “Benim adım hıdır, bildiğim budur.”, “Böyle gelmiş, böyle gider.”, “Bir benim çabamla ne olacak?”, “Herkes böyle yapmıyor mu?”… şeklinde kendine göre mantığa bürünün ve sorunları “halının altına süpürür”. Normal olmayı sağlıklı tutumdan ayıran da bu anlayıştır. Unutulmamalıdır ki bazen kurumlar ve toplum da “hastalanır”. Kurumlarda veya toplumda, alışılagelmişi veya eskiden beri süregelen anlayış ve yaklaşımları takip etmek ve onları doğru kabul etmek “sağlıklı” olmanın kriteri sayılmazlar. Bu “normal” anlayış, gelişme ve ilerlemenin önünde de önemli bir engel oluşturur. “Statükocu anlayış” olarak da kavramlaştırılabilecek bu sorun çözme yaklaşımına “normal insan”larda rastlanır. Uzman Öğretmenlik Yetiştirme Programı Çalışma Kitabı, s.448
Reklam
"İslâm bir sevinçti, kaplardı içimizi" Bir tek bu mısra bile ona ve bize şeref kazandırmaya yeter. Diriliş mefkuresi ile bu topraklarda suyu tersine çevirmeyi başardı. Edebiyat ve fikriyatımızda eşsiz bir öncü, gerçek bir güzîde idi. Mekânı cennet olsun.
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Üstad Sezai Karakoç rahmet-i Rahman’a kavuştu.
Diriliş şairi Üstad Sezai Karakoç rahmet-i Rahman’a kavuştu. Örnek bir hayat, sağlam bir fikir örgüsü ve büyük bir edebî miras bıraktı geride. Mevla mekanını cennet, makamını âli, ruhunu şâd eylesin. #üstadsezaikarakoç #sezaikarakoç

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
5 Temmuz 1993'te akşam ezanı okunduğu sırada Erzincan'ın Kemaliye ilçesine Başbağlar Köyü'ne 100 kişilik silahlı bir grup tarafından saldırı düzenlendi. Besbelliydi, başını bağladı diyeydi bu saldırı. 'Sivas'ın intikamını almaya geldik!' diyen Pkklı katiller, cami cemaatini ve evlerden çıkardıkları erkekleri kurşuna dizmiş; bununla da yetinmeyip köyü camisi ve okuluyla birlikte ateşe vermişlerdi. Çığlıklar alevlere karışmış; feryatlar arşa ulaşmıştı. 1'i çocuk, 1'i kadın tam 33 canımızı katlettiler. Acısı dinmedi Başbağlar'ın. Katiller yakalanmamış, yargılanmamış, cezalandırılmamışlardı. Canice tasarlanmış bir katliam, hesabı sorulmadan tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya terk edilmişti.
MİRAÇ HADİSESİ ÜZERİNE...
Büyük düşünür ve ilim adamı Seyyid Kutub Mirac olayı hakkında şunları söylüyor: "İlâhi gücün ve peygamberlik mertebesinin ne demek olduğunu biraz idrâk edebilenler bu olayda bir gariplik görmezler. İnsanoğlunun sahip olduğu güç sınırlıdır... Ama insanoğlu için zor, kolay veya imkânsız görünen şeylerin hepsi ilâhi gücün önünde eşittir. Hepsi
Reklam
Bilge Kral Aliya'nın dediği gibi; "Hak edilmemiş hiçbir mağlubiyet yoktur."
Bugün İslam ile iki cepheden savaşılıyor. Birincisi şehvetlerle ikincisi şüphelerle...Eğer İslam davetçisi her türlü şehvetin esaretinden ve her türlü saptırıcı şüphelerden uzak durmaz ise ne hakka yönelik saldırıları bertaraf edebilir, ne şüpheleri ortadan kaldırabilir, ne ehline ne de etrafına hakiki manada faydası dokunur. O halde ilk emri OKU olan bu dinin müntesipleri, her müslümanın üzerine farzı ayn ve zaruret olan İslama davet görevini hakkıyla yerine getirmeli. Bu nedenle çok ama çok okumalı
“Allah rızka kefildir ama imana kefil değildir. Bu yüzden imanınızı dert edinin, rızkınızı değil.” Hz.Ali
Reklam
Bizler mülteci bir peygamberin ümmetiyiz. Ensar ve muhaciri bir atlasta buluşturan kutlu bir kardeşlik adınadır kavgamız. Yorgunuz, yaralıyız, açız, ekmeğimiz, suyumuz yok ancak dağları yankılandıran bir avazımız, seherleri şenlendiren duamız ve kardeşlerimizle paylaşacağımız birçok imkânımız da vardır. İman varsa imkân da vardır. Mustafa Yılmaz
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: – Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz? Doktor: – Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Adam: – Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük. Doktor cevaplar: – Hayır. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker. Buradan çıkarılacak ders: “Gerçek akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.” Bugün bize sunulan da, Kova, Fincan ve Kaşık. Ama ne Hikmetse, kimsenin aklına küvetin tıpasını çekmek gelmiyor. Çünkü irdeleme ve sorgulama özelliğimizi kaybetmişiz. İrdelemeyen ve sorgulamayan bir toplum, yığından öteye gidemez. Ve her daim köle olmaya mahkumdur.
Erdem Bayazıt
Ey damarlarımızda donan buz yüzlü heykeller beldesinden Yıkıntılar sonrası sığındığım şefkat anası! Ey dağları yerinden oynatan ses! Ey mermeri toz eden rüzgar! Ey alemi donatan ışık! Toprağa can veren el ! Merhamet et bize... merhamet et ! 
Kamu Spotu :)
Kamu Spotu :) "Yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin.’GDO’lu olmayan, doğal tohumlarınızı poşete atmayın.. toprağa atın’ Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bi poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın ( yada arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler… Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir ! Bunu yapmayın ve yaptırmayın. Yapılan çalışmalarda doğaya başıboş atılan yada dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının yeşerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış. En büyük israflardan birisi meyve çekirdeklerinin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümsenemeyecek büyük bir servet… Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım..." TEMA