Murat Hoca’dan duymuştum,pek hoşuma gitmişti. Bir akşamüstü , Hoca’nın balkonunda demlenirken “Kibir ,ruhuna usul usul usul sirayet eder, haberin olmaz doktorum “demişti bana ,biraz bozulmuştum.
İslam ahlak eğitiminin fıtrîliği
İslam’ın fıtrat dini olması 30/Rum,30 ayette , onun ahlak öğretisi doğrultusunda düzenlenecek olan eğitimin de fıtrîlik niteliğine sahip olmasını gerektirir.Bireyin /eğitilen fıtratını koruyup geliştirme sorumluluğunu taşıyan islam ahlak eğitimi ,fıtratı bir bütün olarak ele alıp onu tahripten kaçınmak suretiyle bireyin kendi ahlaki tabiatını geliştirmesine rehberlik etmekle yükümlüdür Söz gelimi ahlak eğitimi ,bireyin şehvet eğilimini yok etmeye kalkışmadığı gibi başıboş da bırakmaz; ama bireyin o eğilimini fıtrata uygun biçimde koruyup kontrol etme , yönetip yönlendirme ve geliştirmesine kılavuzluk eder. Fıtrat hadisi ,bu gerçeği oldukça net bir şekilde dile getirmektedir ,Buhârî -Cenaiz 80 ,93 ……
Kadının fendi...”d” hikayesi.Bu “fend” kelimesinin sonundaki lüzumsuz “d” harfi yok mu? Bu harf onların cehaletini ve sırf iç güdüleri ile elde ettikleri iptidaî hile tekniğini yüksek bir “ fen “ zannettiklerini gösterir .En yüksek mekteplerde okumak onları mutlaka bu karanlıktan kurtaramaz , çünkü bilmek için bilgi kâfi değildir, anlamak da lâzımdır...
Terrier’nin büyük kararlılıkla savaştığı şey ise sıradan halkın batıl inanışlarıydı: Cadılık, iskambil falı, muska taşımalar, nazar, ruh çağırmalar, dolunay hokus pokusları ve benzeri daha bir yığın konu böyle putperest göreneklerin....
“Tam yedim sayılmaz,” dedi sütanne. “Ama bir keresinde Rue Saint-Honore’deki büyük bir otele gitmiştim de orada gördüm nasıl yapıldığını, erimiş şeker, bir de kaymakla. Öyle güzel kokuyordu ki, bir daha unutmadım.”
“İyi, iyi tamam,” dedi Terrier,
Karamela gibi mi?..” diye sordu sert tavrını yeniden takınmaya çalışırken... “Karamelaymış! Sen ne anlarsın karameladan? Ömründe karamela yedin mi ki?”
Kumlar üzerine yayılmış ,büyük ormanlarla kuşatılmış bir Büyük Ova kasabası olan Dorozs, Szentmáté de o güne kadar gördüğü kasabaların hiçbirine de benzemiyordu.
Oysa ahlaki davranışlar hakkında her zaman “iyi “ veya “ kötü” şeklinde hüküm verilir.Bu sebeple bir davranışın “ ahlaki “ değerlendirmeye konu olmasının gerekli şartı, iradî olmasıdır .