Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir.
Sırf güzel gözüktüğü için bir çiçeği çok rahat koparabilir insan. Onu kopararak öldürmüş olma fikri o kadar uzaktır ki ona. Umurunda bile değildir. Doğanın en güzel yerlerine kendi gri taş bloklarını döşer. Çünkü insan denen canlı sorumsuzdur.
Kadınlar ama sahiden seven kadınlar, erkeğin güçlü olmasıyla ilgilendirmezler. Seni severler, çünkü yüreklerinde bir yere dokunmuşsundur. Bunu farkına varmadan yaptıysan daha da çok severler.
Ve bütün bu kepazeliklere rağmen hayatın hâlâ güzel olduğunu, Müzeyyen Abla'nın söylediği şarkının aksine, son ihtimalin ölmek olmadığını anlatan bir yanılgı.