Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rümeysa Ceylan

Rümeysa Ceylan
@Naifedebiyat
Hayat, biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir.
21 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Söyle bana, Toprak Ana, doğrusunu söyle: Savaşmadan yaşayamaz mı insanoğlu?
Sayfa 79 - TolgonayKitabı okudu
Reklam
Bir aşkın, bir ölümün, bir merakın, bir hüznün, bir ömrün arasında dolaşıyordu akreple yelkovan. Serçeler yemek bulamamanın telaşıyla daha sert kanat çırpıyordu sokak aralarında. Henüz sönmemiş bir közü karıştırırken avuçlarımız, gözlerimiz yanıyordu. Kaçacak bir yerimiz de yoktu üstelik. Bir yağmura tutulmuş, sırılsıklam olmuştuk.
Sayfa 119 - Doğan KitapKitabı okudu
"Evlat, insanlar hakkında Allah'a uy, Allah hakkında insanlara uyma!"
Sayfa 101 - Doğan KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşlı kadınların çeyiz sandıklarını açıp, içinde ne var ne yok diye yüzlerce kez karıştırıp durması gibi bakıyorum geçmiş zamana. Her baktığımda aynı şeylerin çemberinde buluyorum kendimi.
Sayfa 95 - Doğan KitapKitabı okudu
Anne ve oğul için aradan geçen zaman ve yaşananlar küçücük bir zerre kadar bile uzaklığa neden olamaz diye düşünüyorum. İşte bunca olup biten olay, evden çıkıp gitme, geri dönüş ve her şey aynı. Bu duyguyu seviyorum. Annemi de...
Sayfa 85 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Bazen öyle sanıyor ki insan, eskisi gibi olabilir her şey... Olmaz halbuki. Olmaz. Tüketip de geçtiğimiz onca şey eskisi gibi olamaz. Ben sadece denemek istedim. Farkındayım olmayacağının. Ben hala gözlerini bıraktığım yerde arıyorum.
Sayfa 81 - Doğan KitapKitabı okudu
Ben seni arıyorum diyorum ya... Bilmem. Belki de... Belki de... Bir gün hiç beklenmedik bir yerde karşıma çıkmandan, "İşte geldim" demenden, "Hadi gidelim buralardan" demenden korkuyorum. Ben senin uzaklığını seviyorum. ben senin uzaklığını seviyorum. Ben senin upuzaklığını seviyorum.
Sayfa 77 - Doğan KitapKitabı okudu
En kötüsü eve geç kalmamak için bir sebep bulamamak galiba. Koştura koştura evine yetişmeye çalışan adamlara imreniyorum. Alışveriş yapmalarına, bahşiş bırakmalarına, ellerindeki paketleri arabalarının arkasına atıp, hızlıca hareket etmelerine. Telefon açıp "Yoldayım az sonra evde olurum merak etmeyin"lere imreniyorum bir de... Sonbahar, eve koşturmamı gerektirecek bütün sebepleri alıyor. Gözlerim dalıyor hızlı adımlara. Önümdeki kahveyi bitirmek ne kadar endişe verici mesela. Sonrası yok, ondan. Kahve bitince sonrası olmayacak sanki. Ben telaşlı adımlarımı arıyorum. Ben telaşlı adımlarımı arıyorum. Ben telaşlı adımlarımı arıyorum. Ben seni arıyorum.
Sayfa 57 - Doğan KitapKitabı okudu
Mahallede aşağılanıp horlanan çelimsiz çocuklar gibiyim. Oyunlara ancak adam eksik olduğunda kabul edilen beceriksiz çocuklar gibi. Hayata katılmakta güçlük çekiyorum. Benim mevsimim sonbahar. Sokakların tenhalaşmaya başladığı vakitler. Tek kişilik oyunlar ustasıyım ben. Tek kişilik özlemler, tek kişilik acılar ustasıyım. Ben yağmuru arıyorum. Ben yağmuru arıyorum. Ben yağmuru arıyorum. Ben seni arıyorum.
Sayfa 33 - Doğan KitapKitabı okudu
Yakınlaşmış bir ölüm mü? İnsan alışıyor bir şekilde. Benim aklım sende hala. Susuşunda. Gözlerini kaçırışında kaldı aklım. Gidişinde en çok... "Hem ben bir kez öldüm. Bir kere daha ölürüm."
Sayfa 11 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Onun hayatı bir heyecanın, bir nafile uğraşının, bir kaybedişin, bir hüznün ve en sonunda bir vazgeçişin öyküsüdür.
Sayfa 31 - Latif BeyKitabı okudu
Neticede insan düşüyorsa, yeryüzünün en sarsıcı düşüşünü kendisi yaşıyordur.
O ana kadar sürekli güçlü olmaya çalışan ben, doktorun ağzından dökülen birbirinden sert kelimeler yere düşüp paramparça olurken ilgisizce izleyen ben, hangi coğrafyadan kopup geldiği belli olmayan habis bir rüzgar yüzümü tokatlarken, hayatımda ilk defa hiç aldırmadan yabancı birinin yanında hıçkırıklarla ağlamaya başladım.
Zavallı hafıza! Günden güne yok olduğunu hissettiğimiz, vücut denilen şu toprak yığının üzerinde durmadan yaşamaya çalışır durur. Bir hüznü andıran bakışı senelerce anımsar. Bir sözü, bir gülüşü yıllarca saklar. Etrafından baş dönmesi verecek şekilde büyük bir hızla geçen bütün anı ve üzüntüleri hemen kaydetmeye çalışır. Bu katlanılması güç çalışma ile bütün kuvvet ve dermanını kaybolunca bize ümit veren gelecek biter. Hayatımıza yoldaşlık eden geçmiş, unutkanlık denizi içinde yok olur. O zaman ağır yara almış bir asker gibi, bizi mezarın kapısında bırakarak hizmetini terk eder.
Celal bey Dilber'in ellerinden tutarak: "Üşüyor musun? Bu hafif rüzgar çiçeklerin nefesidir. Sana dokunmaz değil mi?" diye sordu. "Hayır, bana bu manzara, bu büyüklük dokunuyor."
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.