Bir aşkın, bir ölümün, bir merakın, bir hüznün, bir ömrün arasında dolaşıyordu akreple yelkovan. Serçeler yemek bulamamanın telaşıyla daha sert kanat çırpıyordu sokak aralarında.
Henüz sönmemiş bir közü karıştırırken avuçlarımız, gözlerimiz yanıyordu.
Kaçacak bir yerimiz de yoktu üstelik.
Bir yağmura tutulmuş, sırılsıklam olmuştuk.