Yaşar Kemal’in Kuşlar da Gitti kitabı eski İstanbul’u İstanbul’un insanlarını ve kuşların İstanbul’u mekan edişini anlatır. Eski İstanbul’da her tarafta kuşlar vardır ve kuş satmak çocuklar için o zamanların geçim kaynağıdır. Roman üç çocuğun etrafında gelişir. Bunlar, Semih, Hayri ve Süleyman’dır. Bu üç çocuk kuşları, petaniya dedikleri hile ile yakalar, kafese koyup tanesini iki buçuk veya beş liraya satarlar. Satarken genellikle ‘’azat buzat beni cennet kapısında gözet’’ cümlesini kurarlar.
Kitapta yazar bizlere İstanbul’un durumunu kuş satan insanların gözüyle, kitapta kahraman anlatıcı olarak anlatıyor. Kuşçuluk geleneği İstanbul’da büyük yer kaplarken, sonradan bu geleneğin yok olmaya başladığını anlatır ve bu durumu da insanların sevgisinin azalmasına bağlar. Çünkü satarken azat buzat kelimelerini sıkça kullanırlar. Bu kelimeleri kullanmalarına rağmen, insanların kafesteki kuşlara acımayıp bakmadan geçtiklerini anlatır. Böylelikle toplumsal bir eleştiri dikkat çeker. Sonunda üzücü son yaşanır ve çocuklar kuşları satamayarak yerler. Yazar mekânı çoğunlukla Dolapdere ve Florya’da ele alır. Dolapdere’nin her insanı barındırdığı ve karmaşık olduğunun, hayatla mücadele eden insanların barındığı bir yer olarak betimler. Karakterlerin hayatını anlattığı kadarıyla onları İstanbul’a sürükleyen şeyin kuşçuluğa merakı değil, zorunluluğu ve geçinmek için bu işi yaptıkları anlaşılır. Karakterler üzerinde biraz daha durabilirdi. Örneğin Semih’in gittikten sonra ne yaptığı anlatılmamıştı.