Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazende farımaz

Nazende farımaz
@Nazfarimaz
Bir kitapla çekin dünyanın fişini İnstagram: @1danısman1kitap
Büyük felaketler gibi, büyük saadetler de güç inanılır ve güç alışılır. Sevincin fazlası bir çeşit ıstıraptır.
Reklam
Yaşamım okun sürekli aşağıyı gösterdiği bir çizgi. Ne büyük bir çöküş! Sürekli ve tutarlı bir düşüş! Bakalım dibi nerede ve ne zaman bulacağım.
Mutluluk ne tuhaf bir şeydi... Mutlu olmak için bir yığın mutsuzluğu, acıyı yaşıyordu insan; ağır, çok ağır bedeller ödüyordu ve sonra mutlu olduğunda o geçmişi hatırlayıp tekrar acı çekiyordu. Arada sırada kaşınan bir yanık izi, yağmur yağınca sızlayan eski bir kırık yeri gibiydi mutlu olmak. Salt mutlu olmak diye bir şey belki yoktu. Ama salt mutsuzluk vardı. Bundan emindi. Peki niye salt mutluluk olmuyordu?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ah,herkesin ömrünü hikaye ederken kendi ömrüne bir cümle kuramamış olan ben! Uzanmış yatıyorsun kelimelerin arasında.
‘Siz bir çocuğun mutsuzluk veren duygularını yok etmek için uğraştıkça, çocuk bu duygulara daha fazla saplanıp kalıyor. Siz onların kötü duygularını ne kadar kolay kabullenirseniz çocukların da bu duygulardan arınmaları o kadar kolaylaşıyor. Mutlu bir aileniz olsun istiyorsanız, mutsuzluk içeren pek çok ifadeyi kabullenmeye hazır olmalısınız.’
Reklam
“Ne fark ederdi ki zaten? Herkes ölüyordu nasıl olsa;iyisi de kötüsü de, güçlüsü de zayıfı da, hayata dört elle sarılanı da yaşamı aşağılayanı da... Herkes göçüp gidiyordu. Her şey göçüp gidiyordu.”
Daha sonraları pek iyi kavrayacağım üzere, ‘güvensizlik’ ve ‘belirsizlik’ bir çocuğun gelişimine vurulabilecek en öldürücü darbedir. Bu darbenin izleri mutlaka kalıcıdır,mutlaka tehlikelidir.
“İnsan karakterini yaşamalı,” diyordu. Aksi halde başkasının hayatını yaşıyor demektir!”
Yakın çevresinde ölümü yaşamamış genç insanlar,dostlukları ve sevgiyi bol keseden harcarlar.
“Hayat, okullarda öğrenilmiyor. Hayatı bize, ya raflarda dizi dizi duran kitaplar ama daha çok da hayatın kendisi öğretiyor.”
Reklam
“Hayatın kendisi zaten kocaman bir yalan. Nasıl bir kuşun kanadında gelivermişse mutluluk, geldiği gibi, yine süzülerek gidiyor.”
“Beni hâlâ sevdiğini sanıyor.Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.”
Zaman geçiyor. Bizler zamanın içinde yüzdüğümüz halde zamanın geçişini değil de, o geçtikten sonra , sadece geçmiş olduğunu hissedebiliyoruz. O da şakağa düşen aklarda, alnımızdaki kırışıklıklarda, bele yapışan lumbago ağrılarında, nihayet hastalıkta, ölümde...
Bana sorarsan insanı öldürmek kolay, yaşatmak zor. Marifet yaşatmakta.
Reklam
Hayvanlar dünyasında acımasız yok ediş vardır. Vahşet vardır. Ama eziyet ve işkence yalnız insanlara vergi.
İnsanoğlu,başkasının başına gelen felakete sözde acıyan ama o felaket kendini bulmadı diye de için için sevinen bir rezildir.
Eğer orada yeterince uzun bir süre yaşamışsak bir şehir hatıralarımız için bir çeşit müze olur.
Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence. Ben buna hiç dayanamam. Nerde böyle bir olay,böyle bir kitap kıyımı görsem,o an baş kaldırasım gelir. Başım döner,gözüm önümü görmez.
Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle,kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.
“Tüten bir baca kadar hayatı haber veren ne olabilir ki?”
Reklam
Zaman bazen bir kuş gibi uçar gider,bazen sümüklü böcek gibi ilerler ;ama insanın en çok hoşlandığı,onun çabuk mu yavaş mı geçtiğini fark etmemesidir.
“Yapmayı bilenler yapıyorlar,yapmayı bilmeyenler öğretiyorlar, öğretmeyi bilmeyenler öğretmenlere öğretiyorlar ve öğretmenlere öğretmeyi bilmeyenler politika yapıyor.”
“Tarih,umumi bir kaide olarak gösteriyor ki her nereye milliyet ruhu girdiyse,orada büyük bir terakki(gelişme) ve tekamül(olgunlaşma) cereyanı doğdu.”
“Demek ki yalnız bir tek kelime,mukaddes ve mübarek Türk kelimesidir ki,bu hercümerç içinde doğru yolu görmemize sebep oldu.”
Şöyle düşündüm:” Bu adam önündeki bir yıl için plan yapıyor,ancak akşam olmadan öleceğini bilmiyor.”
‘Sevgi dolu insan Tanrı’nın yanında olur, Tanrı onun içinde olur, çünkü Tanrı sevginin ta kendisidir.’