Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

psycheandbook

Yaşamak kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar.Bu insanın kendi sorumluluğunu,bir başka deyişle yaşamına anlam katma sorumluluğunu içerir. Sorumluluğunu üstlenen kişi özgürdür.Özgür insan daha az korkar,onun için sevebilir!
Reklam
Kendilerine ve çevrelerine uyum yapmış ana-babaların çocukları,kendilerine sağlanan destek ve önderlik sayesinde giderek benliklerini geliştirir,bütünleştirir ve özerk varlıklar olarak yetişkin yaşama ulaşırlar.kendi yetersizlikleri nedeniyle reddedici ya da aşırı koruyucu tutumlar gösteren ana-babaların çocukları ise,kendilerine ayrı bir varlık olarak değer verilmediğinden kişiliklerini bütünleştiremezler. Yetişkinliğe ulaştıklarında da çocukken doyurulmamış ihtiyaçlarını diğer insanlardan karşılayabilmek için umutsuzca çabalarlar.
Bebekte temel güven duygusunun oluşumunu engelleyen en önemli etmenlerden biri de kaygılı annedir.Kaygılı anne,aslında yetişkin yaşamının sorumluluklarını üstelenebilecek güce yeterince sahip olmayan biridir.Anneliğe de gereğince hazır değildir.Çoğu kez kendi annesi de kaygılı biridir. Çünkü, kaygı bulaşıcı bir duygudur.Aramızdan biri paniğe kapıldığında,kısa bir süre içinde olsa benzer bir duyguyu biz de yaşarız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aslında bizi yalnızlığa sürükleyen çoğunlukla başkasıyla karşılaşmaktır.Sohbet kendinden farklılıklarından bahsetmeye götürür kişiyi. Ve bu başkası bizi,tarihimiz ve kimliğimiz içindeki,bencil ve yalanlar söyleyen özümüze taşır yavaş yavaş.Sanki öyleymişiz gibi.
Yorgun güneşin telaşsızlığında,döne döne yere düşen ölü yaprakların dinginliğinde, doğanın derin soluk alıp verişlerinde yıkanan bu yollarda,ağaçların arkasından bakınca,korkuları haksız böbürlenmeleri,anlık mutlulukları ve kızgınlıklarıyla medeni dünya ve toplum uzun zamandır süren bir felaketten başka bir şey değildir.
Reklam
Yalnız değilizdir işte, çünkü yürürken çevremizdeki ağaçların,çiçeklerin,canlı her şeyin yakınlığını, sevgisini kazanırız. Bazen bu yüzden,sırf ziyaret etmek için çıkarız yürümeye, o yeşil açıklıkları, o ağaç topluluklarını o mora çalan vadileri ziyaret etmek için. Birkaç gün hafta ya da yıl sonra, “Epey oldu orayı görmeyeli.Beni bekliyordur, tabana kuvvet gideyim o zaman! “ deriz kendimize.Sonra yol,toprağa basma hissi,tepelerin şekli,ağaçların yüksekliği buluşuverir yavaşça: Tanıdıklarınızdır bunlar.
Doğaya dalıp gitmek dikkatinizi dağıtır. Her şey sizinle konuşur, sizi selamlar, sizden ilgi ister: ağaçlar, çiçekler, yolların rengi. Rüzgârın iniltisi, böceklerin vızıltısı, derelerin çağıltısı, adımlarınızın sesi… Hepsi varlığınıza yanıt veren mırıltılardır. 
Depresyon pozitifliğin altında ızdırap çeken toplumun hastalığa yakalanmasıdır.kendi iradesiyle savaşı sürdüren insanlığın aksidir.
Her şeyden önce depresyon,bir yapabilme ve edebilme yorgunluğudur.Depresif bireyin hiçbir şey mümkün değil çığlığı ancak her şeyin mümkün olduğuna inanılan bir toplumda mümkündür.
Depresif kişi miktar dolayısıyla harap olmamıştır.Takatinin kesilmesinin sebebi kendi olmak mecburiyeti dolayısıyla gösterdiği çabalardır.
Reklam
Gururdur tiranı doğuran, gururdur akılsızca şişirilen zenginlikle, yükselir yukarılara, tepelere ama sonra kaçınılmazdır düşmesi bir uçuruma hiçbir tutamak bulamaz.
‘Hiçbir şey her şey demektir! Güçlenmek istiyorsan önce köklerini hiçliğin derinlerine gömmeli ve en yalnız yalnızlığınla yüz yüze gelmeyi öğrenmelisin.’
Evlilik bir hapishane değil, içinde daha yüce bir şeylerin yetiştirildiği bir bahçe olmalıdır.
Kendinden hoşnut olmayan pek çok insan gördüm; bunlar önce başkalarının kendileri hakkında iyi düşünmelerini sağlamaya çalışırlar. Bunu başarınca da bu sefer kendileri de kendileri hakkında iyi düşünmeye başlarlar. Ama bu sahte bir çözümdür;bu başkalarının otoritesi altına girmeyi kabullenmektir.
122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.