Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eyüp Ekinci

Eyüp Ekinci
@Ogrenimgrvls
Farkında mısınız, dolu dolu, muteber bir hayat sürmek için ne kadar az şeye ihtiyacınız var aslında.
Reklam
Evet, insanları programlıyorlar. Teknolojinin nötr olduğuna dair bir muhabbet dönüp duruyor; onu nasıl kullanacağımız bize bağlıymış falan filan. Bu düpedüz yalan. Teknoloji nötr filan değil. Sizin teknolojiyi belli şekillerde, uzun bir süre boyunca kullanmanızı istiyorlar. Çünkü bu şekilde para kazanıyorlar.
Kaç "beğeni" aldığınıza bakmak, sigara içmenin yerine geçti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz insanlar, gelişmek için yalnızlığa ihtiyaç duyuyoruz ve son yıllarda farkında olmadan bu kritik davranışa hayatlarımızda sistematik olarak daha az yer verir hale geldik.
Sayfa 105Kitabı okudu
Hayatlarımıza doldurduğumuz gereksiz şeylerin toplam maliyeti, bu kalabalığı oluşturan parçaların getirdiği ufak kazançları fersah fersah aşıyor çoğu zaman.
Reklam
Dijital miimalizm:
Çevrimiçi vaktinizi, değer verdiğiniz şeylere faydası dokunan, titizlikle belirleyip optimize ettiğiniz az sayıdaki faaliyete odaklı halde geçirmenizi ve geri kalan her şeye gönül rahatlığıyla sırt çevirmenizi öngören bir teknoloji kullanım felsefesi.
Arkadaş, sana doğrusunu söyleyeyim mi; seni sevgilinden alıkoyan neyse asıl sevdiğin o demektir.
Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, En çabuk unuttuğumuz şeydir, ne yapsak
Herkese kulağını ver, sesini verme. Herkese akıl danış, kendi aklını sakla. Kesenin el verdiği kadar iyi giyin, Zengin ama gösterişsiz olsun giydiğin. Çünkü kıyafet insanın mihengidir çok kez
Her yaşayan ölür, sonsuzluk hepimizin sonu, Olağan bir şey bu.
Reklam
Sadece "boş midelerin tarihi harekete geçirdiği" doğru mudur?
1950'lerin başlarında İngiltere ile Iran arasındaki bir anlaşmazlıkta hakemlik yapan ve Den Haag'daki Uluslararası Adalet Divanı'nın başkanı olan kişi Ingiliz asıllıydı ve ülkesi aleyhine oy kullandı. Ingiliz halkı öfkelenmişti, ama vatanına ihanetle suçlamadılar onu.
Ihtiyaç duyduğumuz şey, inanan insanlar mıdır yoksa düşünen insanlar mı? Bunlar birbirlerini dışlar mı?
Şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse yüz tokat vurur.
Madem cismen fâniyim, bu fânilerden bana ne hayır gelebilir? Madem ben âcizim, bu âcizlerden ne bekleyebilirim? Benim derdime çare bulacak bir Bâki-i Sermedî, bir Kadîr-i Ezelî lâzım.
Reklam
Allah’ı tanımayanın, dünya dolusu bela başında vardır. Allah’ı tanıyanın dünyası nurla ve manevî sürurla doludur. Derecesine göre iman kuvvetiyle hisseder.
Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine "Lebbeyk!" dedirten Zat-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin! Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de onu bil, hürmetle bildiğini bildir.
Eğer kazanç varsa Vahye dayalı din yoktur!
Putperestlik ve diğer sahte dinler kazanç dinleridir. Vahye dayalı tüm hakiki dinler ise fedakârlık dinleridir.
Mükemmeli başaramayız. Fakat yapabileceğimiz bir şey var: Daha fazla insan olmak için, her insanın daha fazla insana benzemesi için daimî olarak gayret gösterebiliriz.
Zaaflarımız sonumuzu belirler!
Italya'daki köylüler eşeğin yürümesini sağlamak için ona vurmak yerine -ki inadı yüzünden eşeğe vurmak bazen faydasızdır- bir hile düşünmüşler: Bir sopanın ucuna bir demet ot bağlanır, sonra sopa da eşeğin başına bağlanır. Otu gören eşek ona ulaşma ümidiyle yürür. Çoğu insan bu eşekler gibi değil mi? Italya'da olduğu gibi başkalarını eşeğe çeviren bazı insanlar yok mu?
Reklam
Allah hayvanlardan farklı olarak bizi dik yürür şekilde yarattı. Çoğu insan bu imtiyazı kullanmaz, hayatlarının çoğunda eğilirler, hatta sürünürler. Insan böyle mi yapmalı? Allah'ın bu büyük nimetini, dik yürümeyi reddetmek nankörlük değil mi?
Akıllı adam nasıl konuşulacağını bilir. Hikmetli adam ise nasıl suskun kalınacağını da bilir.
Her ne kadar aralarında çok fazla fark bulunmasa da, bir insana kötülük yapmak ile ona yapabileceğiniz ve yapmak zorunda olduğunuz bir iyiliği yapmamak başka başka şeylerdir. Zaman zaman hayatınızı hesaba çekerken ikincisini unutmayınız.
En büyük şeref sorunu nedir? Her şeyden öte tek şey: Kendine ve gayene sadık kal.
Reklam
Paradokslar var. Eğer gece olmasaydı yıldızlı gökyüzünün muhteşem manzarasından mahrum kalacaktık. Dolayısıyla ışık bizi "görmek"ten mahrum bırakırken karanlık "görme"mizi sağlamaktadır.
Okuma-Özümseme
Aşırı okuma bizi daha zeki kılmaz. Bazı insanlar kitapları basitçe "yutarlar". Onlar bunu yaparken "sindirmek", okunanı işlemek, hazmetmek ve anlamak için gerekli olan zorunlu düşünce fasılalarına riayet etmezler. Bu tür insanlar konuşurken, Hegel, Heidegger ve Marx'tan bazı parçalar ham olarak işlenmemiş halde çıkar. Bir arının poleni Bala dönüştürmesinin "dahili" çalışma ve zaman gerektirmesi gibi okuma da şahsi bir katkı gerektirir.