Sadık bey, Pınar Kür’ün okuduğum ilk kitabı.
Tüm hayatını istemediği bir şekilde yaşayan, hayallerinden kolayca vazgeçebilen, önüne önceden yazılmış bir senaryoyu çok iyi oynayan aslında hepimizin etrafında sıklıkla karşılaştığı bir oyuncudan bahsediyor yazar. İçindeki suçluluk duygusundan kurtulmaya çabalayan ve çırpındıkça daha da batan bir adam Sadık Bey...
Pınar Kür kitabında hem verilen yanlış kararları, vazgeçişleri hem de kapitalizmin çirkinliğini bizlere tekrar hatırlatıp sorgulamamızı sağlıyor.(Aynı zamanda bana Ezel dizisini de hatırlattı. Ramiz ve Kenan çekişmelerini benim kadar sevmiş olmalı ki kitabına da bu denli yansıtabilsin:)) Sadık Bey’in gölgesiyle son bölümde çatışması ve bu çatışmanın okuyucunun gözünün içine sokularak çok açık ve kolayca sonuç bulması acaba sonu biraz aceleye mi getirilmiş hissi uyandırdı bende. Ama yine de kitabı bitirdiğinizde kapağı kapatır kapatmaz etrafınızda tanıdığınız veya tanıdığınızı sandığınız Sadık Bey’leri düşünmeye başlıyorsunuz istemsizce...