Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Cihat Özgüncü
Cihat Özgüncü
@Ozguncu
Nöroloji Asistan Hekim
17 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Kitabın ismi her şeyi özetliyor aslında. Bu kitap bir ölümle yüzleşme kitabı. Her ölüm trajedidir evet ama bunu okuyucunun iliklerine kadar hissetmesi ayrı bir yetenek ister.
Yazar bir beyin cerrahi. Bilen bilir, ölümle bu kadar içli dışlı olan bölüm sayılıdır. Parmaklarınızın arasından kayıp giden her insana üzülseniz de bir süre sonra bazı insani duygularınızdan sıyrılmaya başlarsınız. Yoksa duygusal yük, altından kalkamayacağınız hale gelir. Kitabın yazarı kendini bu kez hasta sedyesinde buluyor. Öleceğinin farkında olarak ve elinden gelen bir şey olmadığının bilincinde. Ve hayatını yazmaya başlıyor...
Kitap 3 bölümden oluşuyor. İlk bölüm tıp ve asistanlık hayatını anlatıyor. Yurtdışında asistanlik eğitimi nasıl yapılıyor, asistan hekimler ne gibi zorluklarla karşılaşıyor sorularına kısmen de olsa yanıt alınabiliyor. 2. Bölüm hastalığın ortaya çıkışı ve mücadele evresini anlatıyor. Bu kısmı hakkında ne söylesem yetersiz. Duygulanmamak elde değil. Bir gün hepimizin başına aynı durum geleceğini bilmek işleri daha da zorlaştırıyor. Yazara mı üzülsek benzer bir durumun başımıza gelebileceginden mi korksak karar veremiyoruz. Ama kaçınılmaz son gerçekleşiyor. Kitabın 3. kısmı yazarın eşi tarafından ölüm sonrası yazılıyor. Ve hayat aynı şekilde devam ediyor.
Yazarın dili ve kitabın çevirisi gerçekten etkileyici. Keşke yazarın biraz daha ömrü olsaydı ve birbirinden harika sayısız eser bıraksaydı demeden kendimi alamıyorum.
Toprağı bol olsun.
Bradley Cooper'ın başrolde oynadığı 2011 yapımı "limitless' filminin uyarlandığı kitap, MTD-48 isimli deneysel bir ilacın beyni uyararak bir insanın hayatını nasıl düze çıkarıp aynı şekilde verdiği her şeyi geri aldığını anlatıyor.
Ilacın esprisi kullanan kişiyi daha zeki, işine odaklı, anlaşılması güç kavramları bile kolayca anlayabilen üstün bir hale getirmesi. Yani bir nevi süper insan yapması. Aynı zamanda ciddi yan etkilere sahip olduğunu da eklemek gerekir.
Karakterimiz dibe çökmüşken bir sekilde bu ilaçla tanışıyor. Hızla yükselip hayatını düzene koyduktan sonra kendini bir anda finans devlerinin arasında buluyor aslında kitap burada başlıyor.
Kitabin orijinal konusu, hızlı temposu ve 'bu ilaci biz alsak kim bilir nasıl yükseliriz!' gibi empatik bir düşünceyle birleşince oldukça akıcı bir şekilde kitap ilerliyor. Filmi veya dizisini izleyenler zaten gözü kapalı bir şekilde kitabı okuyacaklardır. Kalitenin hakkını veren bir eser olmuş.
Dipnot olarak eklemek gerekir mdt ye benzeyen ancak onun kadar dramatik etki göstermese de yine de etkileri göz ardı edilemeyecek psikostimulan ilaçlar hali hazırda mevcut ve reçete ediliyor. Yalnız aynı şekilde oldukça güçlü yan etkileri var. Tavsiye edilmez.
Bu kitaba başlamak cesaret ister!
Kitaplara önyargıyla yaklaşan biri olmamama rağmen sayfa sayısını ve puntoların küçüklüğünü görünce endişelenmedim desem yalan olur. Ama başlayınca kendini okutturduğunu farkedeceksiniz.
Içeriğine gelirsek kitabı 3 bölüme ayırabiliriz. Başlangıçta Ay'a seyahat ve mevcut teknolojinin anlatıldığı giriş kısmı var. Ki
Okur Takip Önerileri
Belli bir komisyon oturmuş ve dünyanın en harika 50 fikri ne olabilir diye düşünmüş. Daha sonra bu kavramlar internette oylamaya sunulmuş ve kitaptaki sıralama oluşturulmuş. Sonuncudan başlayarak tüm kavramlar objektif bir şekilde anlatılmaya çalışılmış. Kavram derken çok geniş bir yelpazede düşünmek gerekli. Yani bu 50 'fikrin' içinde eşyalardan icatlara, ideolojilerden fizik kanunlarına, yiyeceklerden toplumsal olaylara kadar birbiriyle alakasız ama bir şekilde dünyanın akışına yön vermiş kavramlar bulunuyor.
Olumsuz yönlere gelirsek 50 kavram arka arkaya anlatılıyor. Kitabın başına içindekiler listesi konulması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca eminim okuyunca sizde farkedeceksiniz ki kendi 50 fikir listenizi oluşursanız bu listeyle oldukça farklı bir listeyle karşılaşacaksınız. Bu bakımdan kitap içindeki listeyi biraz daha genel kültürünüzü ilerletmek amacıyla okuyabilirsiniz diyebilirim.
Bu kitap gerçekten harika!
Yazıldığı 2008 yılının bilim açısından güncel konularının bir derlemesi kitaplaştırılmış. 1-1,5 sayfayı geçmeyecek şekilde farklı ve ilgi çekici konularda 100 den fazla popüler bilim yazısı mevcut. Her parçanın altında yazının konusunu oluşturan Science, Nature gibi a sınıfı literatür dergileri kaynak olarak belirtilmiş. Çeviri yapılırken de gereksiz türkçeleştirmekten kaçırılarak terimlerin olduğu gibi bırakılması yazının akıcılığı sağlamış.
Olumsuz noktalarına gelirsek ki bu kısım bence önemli, kitabın yazılış tarihi 2008 ve söz konusu olan bilim olduğuna göre 9 yıl oldukça uzun bir süre. Mesela HCV tedavisinde INF-a nın mucize bir yaklaşım olabilecegiyle ilgili bi yazı varken günümüzde çok daha etkili yeni ilaçlar klinikte kullanıma girmiş bulunmakta. Bu bakımdan kitaptan öğrenilen bilgileri mutlak doğru bilimsel veriler olarak degerlendirmemek daha doğru olacaktır. Yalnızca size daha iyi bir bakış açısı oluşturup ileri araştırmalar için motivasyon sağlaması amacıyla bile olsa okumaya değer bir kitap.
Kitap Artık klasikleşmiş ve ciddi hayran kitlesi bulunan Doktor'un Büyük Zaman Savaşı sırasındaki maceralarından birini anlatiyor. Bu kez kadim düşmanı Dalek'lerin yanında kendi ırkı zaman lordları da Doktor'un karşısında.
Her zamanki zeki, pratik ve muzip karakterli Doktor'un bu macerası biraz daha sert mizaç ve zor kararlar almasını gerektirecek ama bir şekilde her zorluğun üstesinden gelmeyi yine de başaracak.
Nihayetinde Doctor Who severler ve bilimkurgu okumak isteyenler için tavsiye edebileceğim bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Yalnız beklentinizi yüksek tutmamanızda fayda var.
Gerritsen'i klasik kalıplarının dışında görmek güzel. 'Cerrah'la başlayan bol gerilimli ve vahşet dolu kitapları ilgimi çekmemeye başladığı için yıllardır okumayı bırakmıştım. Farklı bir kitap olur umuduyla şans vermek istedim beklentilerimi boşa çıkarmadı.
Kitabın başından itibaren belirli bir mantık silsilesini takip etmesi okuyucuyu kitaba bağlaması ve konunun havada kalmaması adına oldukça olumlu. Mekanlar, davranışlar ve olaylar oldukça gerçekçi aktarılmış. Yazarın doktor olduğu da göz önüne alınırsa özellikle tıbbi yaklaşım gerektiren sahneler terimlerin aktarılışı hariç kusursuza yakın yazılmış diyebilirim. Tüm bunlar ilgi çekici bir konuyla birleşince de ortaya bu okuması keyifli kitap çıkmış. Ayrıca okuyucular konuda 'alien' esintilerini de farkedeceklerdir.
Kitapla ilgili söylemeden geçemeyeceğim bir diğer nokta ise ciltli olması. Kitabın gerek görünüş gerek okuma konforu açısından diğer kitaplardan bir kaç adım önde olmasını sağlıyor. Bu durumu da göz önünde bulundurun derim.
Son olarak obsesifliğimi kitabın adına takarak gösterip yazımı sonlandırmak istiyorum. Yazar kitaba neden 'gravity' adını vermiş? Hiç bir fikrim yok. Kitap konusunun çoğunun ISS'de geçmesi adının 'yerçekimi' olmasını pek karşılamıyor sanki. Türkçe çeviri olan 'Yörünge'yi daha çok beğendim. Bence önemli olan gravity'i anlam olarak karşılaması değil konu bütünlüğüne uyum sağlamasıdır. Ki 'yörünge' ismi bunu başarıyor.
Kitabi alırken Will Smith'in başrolde olduğu filmin uyarlaması olduğunu düşünerek almiştım. Benzer konunun aynı şekilde işlendiğini düşünerek. Fena yanılmışım. Izledigim filmin kitabın 4. Film Uyarlamasi olması bir yana kitabın yazılışının üstünden 60 yıldan fazla bir süre geçtiğini şaşkınlıkla öğrendim. Tabiki o kadar sürenin geçtiği göz önüne alınırsa orijinal hikayenin bu denli farklı olması kaçınılmaz oluyor.
Öncelikle kitap sadece 'ben efsaneyim' kısmından oluşmuyor. Yaklaşık kitabin yarısından sonra bağımsız kısa hikayelerle devam ediyor. Asıl öyküye gelirsek karakterimizin kıyamet sonrası dünyaya adapte olma çabası anlatılıyor. Yalnızlık üzerinde daha fazla durulabilecekken olaylara hatta eşyalara fazla önem verilmiş. Ayrıca karakterin tek başına hayatta kalması veya hastalığa bağışık olması dışında hiçbir ek özelliği yok. Biraz şanslı sıradan birisi o kadar. Hastalığın neden yayıldığına ilişkin yaptığı araştırmalar kendini tatmin etmekten öteye gitmiyor. Karakter sıradan olunca kitabın sonuda aynı şekilde bitiyor. Efsane olmasını hayatta kalan tek insan olmaya bağlıyor. Yaptığı veya ürettiği bir şeye değil. Bunların tümü göz önüne alındığında filmin senaryosunu defalarca tercih ederim.
Kitabın devamındaki hikayelerde ise daha çok korku öğelerinin ön planda olması beni rahatsız etti. Pek haz aldığım bir tür değil kendileri. Ama korku hikayeleri sevenler için iyi bir seçenek gibi durduğu söylenebilir.
Kitap, Mayis 2017 de vizyona giren Alien serisinin son filmi olan Alien - Covenant filminin resmi kitap uyarlaması olarak piyasaya sürülmüş. Filmin uyarlaması olduğu için kitap ve filmin arasinda karakterler, konuşmalar, olaylar ve o sahneler hatta hissettirdiği duygular bile birebir ayni. Izlenen filmden sonra söylenen klasik "kitabı daha güzeldi" klişesi burada ise yaramıyor yani. Eğer Alien serisinin takipcisiyseniz ve kitap okumak daha cazip geliyorsa okuyabilirsiniz. Degilseniz benim tavsiyem 2 saat süren filmi seyretmeniz ve kalan vakti başka kitapları okuyarak değerlendirmeniz yönünde olacaktir. Tek başına değerlendirecek olursak kitabın bilim-kurgu ve gerilim öğelerinin ön plana çıkarıldığı ve sağlam diyebilecegim bir senaryoya sahip olduğu kanaatindeyim. Okurken zaten film izlermiş havasına gireceğinize eminim.
3-4 yıl önce bu kitabın yazarı Dr.Serkan beyin Dr.Sinan Canan'la birlikte hazırladığı nBeyin sunumuna katilmistim. Daha sona rock yıldızları gibi beraber Türkiye turnesine cikmislardi. Ve her sunumlarinda dogal olarak ellerinde bulunan sunuya sadık kalmışlardi. Kitabın espriside tam olarak bu. Serkan bey sunumunu text haline getirip, cümlelerin yerine, vurgularına, hatta esprilerine bile dokunmadan aynen basılı hale getirmesi bu kitabı olusturmus. Gayet anlaşılır ve tam olarak popüler kültürün iştahla tüketebileceği bir eser ortaya cikmis. Içine birazda bilimsellik süsü verilince inandırıcılık artirilmis. Yalniz her iki cinsiyet arasındaki fark Serkan beyin anlattığı kadar dramatik degil. Elbette belli başlı farklar olması doğal ancak bu farklılıklarin bu kadar keskin sinirlarlamalara tabi tutulmasını doğru bulmuyorum. Her iki cinsiyette de beynin aynı bölgelerinin ayni is icin evrildigi dusunuldugunde yani bir beyne hem makroskopik hem mikroskopik bakarak cinsiyetinin belirlenemeyecegi dusunuldugunde dediğim daha net anlasilacaktir.
Kitabın tanıtım yazısını okuyup kişisel gelişim kategorisine koymak gibi bir yanlış yapmayın. Öyle bir izlenim verdiğini düşünuyorum çünkü. Kitap, tarihte örnekleri olan güçsüz görülenin güçlüyü yendiği fenomenlerden yola çıkarak olayı derinlemesine irdeleyip bilimsel bakış açısıyla yeniden yorumlamis, istatistiklerle olay desteklenmis ve inandırıcılık ciddi oranda artırilmis. Zaten Gladwell'in herhangi bir kitabini okumaniz yeterli. Hepsinde aynı akıcılığı bulur diğer kitaplarını da okumaya başlarsınız.
Kitap bize gösterilenden çok farklı bir wall street tablosu çiziyor. Tv lerde gördüğümüz ekranlarda kayan borsa verilerinin altında kaliteli takım elbiseli adamların telefonlarda bağırarak konuştuğu borsaların yalnızca sanal bir görüntü olduğunu, gercek paranın yerleri gizli bilgisayar sunucularında milisaniye farklarla el değiştirdiğini, takım elbiselerinin yerini bilgisayar başındaki 'asosyal hacker' tipli karakterlere biraktigini bu dönüşümü içeriden biri olarak adım adım anlatiyor. Ekonomiye ilgili olanların keyifle okuyacağı bir eser olduğu gercek.
Bir bilimsel fenomeni o fenomeni keşfedip tanımlayandan daha iyi anlayan kimse yoktur. Hala sebebi tam olarak anlaşılamamış ayna nöron fenomeni hakkında bilgi almak isterseniz bu kitap iyi bir kaynak oluşturuyor. Yalniz, ayna nöron konusuna yabancı okurlar bilimsel terimler ve deneylerin anlasilmasi konusunda problem yasayabilirler. Bu bakimdan okumadan önce bu duruma dikkat etmelerini tavsiye ederim.
Konuya affinitesi olan ve yeni başlayan okurlar için ilk adım olarak harika bir kaynak. Özellikle ülkemizde geri kalmış bir dal olan popüler bilim yazarlığı konusunda açığımızı bir nebze kapatan Sinan hocam için bile okunur. Yalniz konu hakkında biraz bilgisi olan arkadaşların bu kitaptan alabileceği her hangi bir şey yok. Aşırı primitif yazılmış, herkes anlasın diye konunun ciddiyetinden ödün verilmis. Yani sinirbilim konusunda az buçuk bilginiz varsa daha özelleşmiş kaynaklari öneririm.
Geçmişten günümüze nörolojik vakaların incelenmesi ve modern sinirbilimin temeli hakkında yazılmış güzel bir eser. Hastalıkların gerçek vakalar üzerinden anlatılması anlaşılırlığı artirmis. Konular havada kalmiyor. Piyasadaki benzerlerinden ayıran en önemli kısım kuru hastalığının anlatıldığı bölüm. Bu bölüm dışındakiler ise konuyla ilgilenenlerin yakinen tanıdığı, bildigi ve belki de tekrar okumaktan sıkılacağı vakalardan oluşuyor.
