Her Güne Yeni Bir Şiir
dördünü de ekleyerek "Katıldım" yaz.
* Bu postu retweet et yani kendi sayfanda paylaş.
*Hepsi bu kadar.
*23 Nisan 2024 saat 20.00 da sonucu açıklayacağım. Bu saat itibariyle en fazla "Katıldım" yorumu beğeni alan 3 kişi hediyeyi kazanmış olacak. Kendi yorumunuzu kendiniz de begenebilirsiniz.Önemli olan en fazla beğeniyi almak.
*Kargo ücreti tabi ki bana aittir.
*Zaten çekiliş veya kura olmadığı için şeffaf şekilde herkes süreci ve sonucu takip edip görebilecek.
*Üç kitabım da yeni piyasaya çıktığından yazarı ve kitaplarımı takip edip beğenip okuyacaklarınıza eklerseniz çok sevinirim.
*Daha önce benden kitap kazananlar (diğer arkadaşlara da fırsat vermek için) yarışmaya katılamazlar. RT yapıp yarışmacılara destek olurlarsa sevinirim.
Issızlık bütün odalarda hain bir hayvan gibi oturmaktaydı, kimsenin buralara girmediği yıllar içinde semirmişti ve kadın hayvanın üzerine atılmasından korktu.
Selaam
Bugün sizlere yine bir Zweig eseri ile geldim. Kısaca konusundan bahsedeyim. Madame de Prie sarayda yüksek mertebede biridir. Günün birinde gözden düşer ve Kral tarafından Normandiya'ya sürülür. Kitapta bu sürgünden sonra yaşadığı bunalımı ve çöküşü anlatıyor. Gerçekten Zweig kadın ruhunu insan psikolojisini o kadar iyi yazıyor ki... Böyle kısa sayfalarda bu kadar anlam yüklemesi çok büyük bir başarı. Zweig'ın yazım dili ile hala tanışmadıysanız çok şey kaçırırsınız. Mutlaka tanışın ne kadar başarılı ne kadar güzel olduğunu göreceksiniz. Bir sonraki yoruma kadar okur kalın hoşça kalın.
Zweig tam bir savaş karşıtı düşünceleri savunan biri olarak 1. Dünya Savaşı boyunca da bu düşüncelerini yaymayı kendine misyon edinmiş bir yazardır. Bu kitabında arada kalmışlığı, bu düşünceler içinde sıkışıp kalmış, kendini çaresiz hisseden, insanlığın ötesinde bir yasa bir vatan olmadığını gösteren, bir toprak parçasını ayıran sınırlar ve sınırın bir tarafı vahşet bir tarafı cennet olan bu düzeni yok sayan bir adamın hikayesini ortaya koymuş ve bu arada kalmışlık durumuna birlikte bir cevap aramaya itmeyi başarmıştır..
Ressam Ferdinand savaş karşıtı olan bir insan olarak gördüğü vahşet karşısında kaçarak insan gibi özgürce ölümleri görmeden yaşamak için İsviçre'ye gelmiştir. Artık vatan onun için bir hapishane, bir mecburiyet yabancı diyar ise dünyadaki vatanıdır. Burada resimleriyle, eşiyle keyifli vakitler geçirerek yaşarken bile hep huzursuz, endişeli, bir elin hep arkasında onu beklediğini bir gün gelip bu hayal dünyasından çekip alacağını hissederek yaşıyordu. Ve bir gün korktuğu oldu bir resmi evrak, bir kağıt parçası, bir insan emri ve her şeyin sonunun gelmesi..
Çünkü kendi de biliyordu bir evrak gelecek ve vatana, insanlığa karşı duyduğu sorumlulukla kalkıp gidecekti.. Ama hiç beklemediği şekilde eşi ondan daha güçlü, pes etmeyerek onun düşüncelerini hatırlatarak yolundan döndürme mücadelesi vermiştir. Başarılı oldu mu olmadı? Bence bunu öğrenmek, arada kalmışlık hissini, insanlığın sorgulanan durumlarını, görmek için mutlaka okumalısınız diyorum.. Ben çok çok severek okudum çok beğendim. Sizlere de tavsiye ederim...