Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyhmus baysal

Şeyhmus baysal
@Personaaa
Öğretmen
İstanbul
Mardin
4 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
Her zaman diğerinden daha boş bir cadde vardır.Zaman zaman böyle bir caddeye bakmak için duruyorum.Çünkü böyle bir anda,yitikliğim içinde,o caddeyi tanımıyor gibiyim.Güneş,hafif bir esinti ya da gökyüzünü boyayan renklerin biraz başka oluşu yetiyor ve ben nerede olduğumu bilemiyorum.
Reklam
Seninle yazın ıssız bir vadiye gitsek,en olmadık şeylere sürekli gülerek, ormanların,beyaz yolların,terk edilmiş kimi evlerin,gizlerini keşfetsek.Tahta köprüde durup akan suya baksak,telgraf direklerinde dünyanın bir ucundan gelip kim bilir nereye giden,sonu gelmeyen öyküleri dinlesek.Çayırlardan çiçekler derlesek ve güneşin sessizliği altında otlara uzanıp gökyüzünün derinliklerine, geçen küçük ak bulutlara, dağların doruklarına hayran hayran baksak.Sen "Ne güzel!" derdin.Başka hiçbir şey demezdin.
Dökül artık, çözül artık ve akıt bütün kanları Büyüt en büyük şeyi Bize yalnızlık et, birleştir yalnızları Yeni bir kan ol, getir en yeni anlamları Bomboşuz, korkuyoruz da..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fazla vaktim kalmadı Artık ifadem alınmalı. Asaletim de sizin olsun baylar,rezaletim de! Beni bir sütyen lastiği ile asın.
Ah, bu boşluk! Göğsümün içinde hissettiğim bu korkunç boşluk! Onu bir kez, yalnızca bir kez kalbime bastırabilsem bütün bu boşluk dolardı.
Reklam
Ah! O sevgili ki meşalelere ışıldayarak yanmayı öğretir. Asılı durur yanağına gecenin; öyle bir güzellik ki, Bir Etiyopyalının kulağındaki şık küpe misali; Kıyamazsın dokunmaya, yeryüzünde yok eşi...
Hayat büyük bir hata, utanç verici bir maskaralık.
Kıvılcımı söndürmezsen ateşi zapt edemezsin.
Sadece uyuyanın hiçbir düş görmediği bir tür uyku söz konusuysa, ölüm harika bir kazanç olur.
Gerçekte biz insanlar, ölü doğmuş kişileriz.Ve çoktandır canlı olmayan babalardan çoğalıyoruz.Ve bu durum,bize giderek zevk vermeye başlıyor.Bir fırsatını bulursak,neredeyse beynimizdeki düşüncelerden doğmayı gerçekleştireceğiz.
Reklam
Bürokratların yaşantısı,biraz da kafese hapsedilmiş kuşlarınkine benzer.Azıcık yem sürülür kuşun önüne,bu semizletmez onu,belli bir süre açlık duygusunu içinden silip atar sadece.Böyle bir yaşantı devam ederse, bir çeşit felç iner kuşun kanatlarına ve onu kafesinden dışarıya salıverseler bile, artık uçamaz.
Ancak canı isteyince yazmalı insan.Ve yazınca da gerçek bir sanat eseri çıkarmalı ortaya;demirle taşın sürtüşmesindeki gibi basit bir kıvılcım olmamalı bu, güneş ışınlarına benzemeli,sonsuza uzanan bir ışık kaynağının yansıması olmalı.
Sayfa 107Kitabı okudu