Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre Çağlar

Emre Çağlar
@Prokfantasmist
“Life’s not about waiting for the storm to pass...It’s about learning to dance in the rain”
Ben hemen yaşamak istiyorum, bekleyemem, vaktim yok. Daha yaşamaya başlamadım, halbuki ihtiyarladım bile, yirmi bir yaşındayım
Sayfa 90 - İvicKitabı okudu
Reklam
"[Büyük yaratıcı zihinler] sanatçı gibi düşünür, ancak muhasebeci gibi çalışır." David Brooks

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derinleşerek yaşanan bir hayat, yalnızca maddi açıdan kazançlı değil, aynı zamanda dolu dolu yaşanan bir hayattır da.
İlişkideki üstünlük, sadece, ötekine hiçbir biçimde ve türde gereksinim duyulmamasından ve bunu belli etmekten ileri gelir. Bu yüzden, kadın olsun, erkek olsun herkese ara sıra, ondan bal gibi de vazgeçebileceğimizi duyumsatmak yararlıdır, dostluğu pekiştirir; hatta, çoğu insana ara sıra birazcık küçümseme hissettirmenin bir zararı yoktur: Böylece, dostluğumuza daha da çok değer verirler; harika bir İtalyan atasözü, "Saygı duymayana saygı duyulur" diyor. Öte yandan, birisi bizim için gerçekten çok değerliyse, bunu ondan sanki bir suçmuş gibi gizlemeliyiz. Bu elbette pek sevindirici değildir, ama doğrudur. Bırakın insanları, köpekler bile büyük dostluklara katlanamazlar.
Sayfa 168 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bir dehayı başkalarından üstün kılan şey, bütün gücünü kendisini ispatlamaya karar verdiği konuya yöneltmiş olmasıdır."
Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe.
Sayfa 272 - DomingoKitabı okudu
Volkanların çelişkisi hem yıkımın hem de yaşamın sembolü olmalarıydı. Yavaşlayarak soğuyan, katılaşan lavlar zamanla toprağa -verimli, bereketli bir toprağa-dönüşüyordu. Nora o an bir kara delik olmadığına karar verdi. Aslında volkandı. Volkanlar gibi o da kendinden kaçamazdı. Olduğu yerde kalıp çorak toprakları zenginleştirmek zorundaydı. İçinde bir orman büyütebilirdi.
Sayfa 280 - DomingoKitabı okudu
Yataktan çıkmak zor, neredeyse imkânsızdı ama ayağa kalkmak zorunda olduğunu biliyordu.
Sayfa 266 - DomingoKitabı okudu
Geçmişte yapmış ya da olmuş olmak, var olmanın bir başka, belki de en emin şekliydi.
Reklam
Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu.
Bir insanın ruhsal durumuyla -cesareti ve umudu ya da bunların bulunmayışı- vücudunun bağışıklık durumu arasında ne kadar yakın bir ilişki olduğunu bilenler, umut ve cesaretin birdenbire yitirilmesinin öldürücü bir etkisi olabileceğini anlayacaktır. Arkadaşımın ölümünün nihai nedeni, beklediği özgürlüğün gelmemesi ve ağır bir hayal kırıklığı yaşamasıydı. Bu, vücudunun uykuda olan tifüs salgınına karşı direncini birdenbire düşürmüştü. Geleceğe olan inancı ve yaşama istemi felce uğramış ve bedeni hastalığa yenik düşmüştü; böylece rüyasındaki ses haklı çıkmıştı.
Her gün, her saat, beni böylesine önemsiz konuları düşünmeye zorlayan bu işlerden tiksiniyordum.
İnsanlar, kendine ait bir düşüncesi ya da iradesi olmayan bir koyun sürüsü gibi,bir yerden diğerine, bazen birlikte, bazen aynı anda güdülüyordu
Bir benzetme yapacak olursak, bir insanın acı çekmesi, boş bir odadaki gazın davranışına benzer. Boş bir odaya belli bir miktarda gaz verildiği zaman, oda ne kadar büyük olursa olsun, gaz odanın tamamına yayılır. Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, acı da insanın ruhuna ve bilincine tamamen yayılır.Dolayısıyla insanın çektiği acının “büyüklüğü” kesinlikle görecelidir.
307 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.