"Aşk kesinliğe varmak uğruna kendi yolunu bulma gücüne sahip olmalıdır. O zaman salt çekim kaynağı olmaktan çıkıp çekicileşmeye başlar." ...Hesse
Uykusuzluk - İnsomnia
Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır.
Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir.
Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar yürüyerek yada koşarak ulaştığın bütün yerler senindir fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. Seni başladığın yerde görmek istiyorum. Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”der.
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir arazi dikkatini çeker orayı da almak için koşmaya başlar.
Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Vakit epey geçmiş. Daha hızlı Koşar, koşar, ama artık kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…
Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der:
“Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Bu denemede, bildiğimizi sandığımızla, gerçekten bildiğimiz arasındaki sürekli ayrılığı, yaşadığımız boyun eğişle gerçekten duyduğumuzda yaşamımızı altüst edecek düşüncelerle yaşamamızı sağlayan yapmacık bilgisizliği durmamacasına başvurulacak bir şey olarak görmek gerek...
Kendini öldürmek,bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığını yada yaşamı anlamadığımızı söylemektir. Yine de örneklemeleri fazla ileri götürmeyelim de bilinen sözcüklere dönelim. Yalnızca “çabalamaya değmez” demektir kendini öldürmek. Yasamak,hiçbir zaman kolay değildir kuşkusuz. Birincisi;alışkanlık olan birçok nedenlerden dolayı,yaşamın buyurduklarını yapar dururuz,isteyerek ölmek, bu alışkanlığın gülünçlüğünün,yaşamak için hiçbir derin neden bulunmadığının,her gün yinelenen bu çırpınmanın anlamsızlığının, acı çekmenin yararsızlığının içgüdüyle de olsa benimsenmiş olmasını gerektirir.
'' Aynı seviyede olmayan bir misafir için akşam akşam böylesine şatafatlı bir gösteriyi niçin sergiliyorlardı? Bilinçli bir hamle, diye düşündü. Ona kendini küçük hissettirerek D'Ortega'nın taleplerini kabul etmesini sağlamayı umuyorlardı ''