Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burak Koç

Burak Koç
@Qburakkoc
To be, or not to be
Lisans Öğrencisi
Hukuk Fakültesi
İstanbul/Kayseri
30 Aralık
9 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
187 syf.
·
Puan vermedi
Sherlock Holmes - Baskerville Köpeği
Sherlock Holmes - Baskerville KöpeğiArthur Conan Doyle
8.5/10 · 8,9bin okunma
Reklam
Güzel öğütlerin kulağımda küpe kalacak, Ama kardeşim, sen de pek benzeme sakın Şu iki yüzlü papazlara Bizi dikenli, sarp cennet yollarında sürerler Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri talkına Göbekli, gamsız, kaygısız çapkınlar gibi Zevkin gül bahçelerinde gezerler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ah bu katı, kaskatı beden bir dağılsa, Eriyip gitse bir çiy tanesinde sabahın! Ya da Tanrı yasak etmemiş olsa Kendi kendini öldürmesini insanın!
İnanmak ve güvenmek. Bu gün yargı söz konusu olduğunda size en yabancı kelimeler bunlar herhalde. Eğer bu sizin şahsınız için de böyle ise, sizin için bu devlette yaşamak çekilmez bir hal almış demektir. Olay şudur; bacağınız simsiyah olmuş, kangren olduğu apaçık, bunu keseceğim diye birisi zorla evinizden içeri giriyor, üst baş perişan( yani hiçbir mehabeti yok, itimat edemiyorsunuz). Ama o bacağı o kişi kesecek. Bunu size devlet zorluyor, bir başkasına kestirmeniz de ciddi bir suç. Biraz düşünün ve sembolleri yerlerine oturtun. Durumunuz budur. Başınıza bir iş geldiğinde başvuracağınız bir tek mercii var yargı. Güveneceksiniz. Güvenemiyorsanız, güvenilir hale getireceksiniz.Size bunu vaat edene oyunuzu vereceksiniz. Olmazsa siyasetçiye söyleteceksiniz. O da yapmazsa siz parti kuracaksınız. Çünkü yarın ayağı kesilecek kişi sizin çocuğunuz olabilir.
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
Her çiçek belli şartlar altında gelişir. Adalet denilen kutsal çiçek ise tarafsız çalışma ve sadece vicdanı ve bilgisi ile başbaşa kalmak iklimi içinde bulunan hakimlerin ve yüksek seciyeli hukukçuların ruhlarında yetişir.
Sayfa 186Kitabı okudu
Mahmut Esat Bozkurt’un 2 bin sayfayı bulacak 4 ciltten oluşan Toplu Eserler’inin birinci cildi 2014 Mayıs’ında yayınlandı. Ülkede küçük bir düşünsel ve ideolojik deprem olması gerekmez mi? Ne gezer! Kitap belki 500 adet ya sattı ya satmadı. Uğur Dündar’ın, Yılmaz Özdil’in, Soner Yalçın’ın 100 binlerce kitabını kapış kapış satın alan Mustafa Kemal’in askerleri neredeler? Bir yerdeler işte? Bu ülkede milyonlarca Mustafa Kemal’in askeri var ama Cumhuriyet’in ancak birkaç bin askeri var. Bellki yok bile!
Sayfa 114Kitabı okudu
Savcı ve yargıçların kendisini karşılamaya gelmesine karşı çıkan ve onların ayağına giden Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un savcılar hakkındaki sözleri çoktandır asıldıkları yerden indirildiler, kazındıkları mermerlerden silindiler: “Cumhuriyet Savcıları! Meriç kıyısında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da bu davada yaşayanların uğrayacakları en ufak bir haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafakalarını bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından sizler mesulsünüz...”
... ... Atatürk’ün; “Yoruldunuz, biraz dinlenseniz iyi olacak, buyurun biraz istirahat edin!..” demesi üzerine Reşit Galip Bey’in kalkıp gideceğini, böylelikle o derin sessizliğin ortadan kalkacağını umanlar yanılmıştı. Çünkü Dr.Reşit Galip; “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır...” demesiyle zaten derin bir sessizlik içindeki salonda sanki hayat durmuştu. “Öyleyse, biz kalkalım!” diyerek masayı terk eden Atatürk, sinirlerine hakim olmuş, işi uzatmamıştı. Ancak bütün geceyi Dolmabahçe Sarayı’nda pencere kenarında bir koltukta geçiren Reşit Galip’i bir süre kendi odasından izleyen Mustafa Kemal Paşa sabah uyandığında, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu’ndan Reşit Galip Bey’i soruyordu. Bıyıklıoğlu o geceki üslubundan dolayı mahcubiyetini Gazi Paşa’ya iletmesini ve kendisinden Ankara’ya gidecek kadar borç para istediğini, bunun üzerine 25 lira verdiğini söylüyordu. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa; “Bu durumda olan bir arkadaşa 25 lira mı verilir? Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydin...Adamın parası yokmuş baksana” diyordu ve ekliyordu: “Cebinde beş parası yok ama, karakterinden hiç taviz vermiyor, parası yok ama, cesareti var...” ... ...
Sayfa 211Kitabı okudu
Fikrin en tehlikelisi gizli kalanıdır. Herhangi bir fikri açıkça ortaya koymak ve eleştirmek, -eğer zararlı ise- onu önleyecek çarelerin başında, en başında gelir. Bir fikri yenmek için alınacak tedbir, işkence değildir. Fikirler, işkence ile yok edilemezler. Yok etmek için tek çare, herhangi bir fikrin karşısına daha güçlü fikirlerle çıkmaktır. Tarih böyle diyor. -Mahmut Esat Bozkurt
Reklam
Hayatın icaplarına uymayan örf ve âdetlerde ısrardır ki, milletler için felaket sebebi olur.
312 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap; kimisi yurtdışında eğitim görürken, milli mücadeleye katılmak için, yurda giden düşman gemilerinin depolarına gizlice girip vatanına dönen, kimisi bu ülkede yıllarca bakanlık, başbakanlık yapmasına rağmen kira evinde ölen ve kimisi öldüğünde cebinde 5 lirası olup da üzüntüsü milletine yeterince hizmet edemeyişi olan bu insanları layıkıyla tanımadığımı farkettirip utandırdı. Cumhuriyetin Üç Fedaisi; bugün hakettikleri şekilde tanınmayıp, unutturulsalarda cumhuriyeti kuran ve onu yaşatan bu devrimci ruhlu fedailerin emeklerinin karşılığı olarak her Türk’ün vefa borcu olmalı onları öğrenmek, fikirlerini anlamak ve ideal edinmiş oldukları demokratik, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti gayesi için çabalamak. Yazar da dönemin en entellektüel, en donanımlı kadrosundan olan bu insanların -kurdukları laik cumhuriyete düşmanlıklarından dolayı her türlü karalamayı yapan- kin dolu, karşı devrimcilere ve cumhuriyet düşmanlarına karşı hakklarını müdafaa ediyor. Kitap bu müdafaa sırasında sık sık tekrarlara düşüyor ve bu durum zaman zaman kitabı sıkıcılaştırıyor ancak sanıyorumki yazar bu bilgileri okurlarının kafasına çakarcasına öğretmek amacıyla bilinçli yapıyor. Aksi halde aynı metinlerin yazarın ve editörlerin gözünden kaçıp bir çok kere tekrar etmesini açıklayamayız.
Cumhuriyet'in Üç Fedaisi
Cumhuriyet'in Üç FedaisiÖzdemir İnce · Potkal Kitap Yayınları · 201715 okunma
69 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Tek derdi, “dertsizliği” olmuş bir burjuva insanının, hayatın güzelliğini başkalarını mutlu etmekte bulduğu ve bir gün içinde kendisinde meydana gelen ruhsal değişimin anlatıldığı öyküdür. (Spoiler) Karakterimiz her şeye sahip olabildiği, rahat yaşamında giderek duyarsız ve olaylar karşısında duygusuz bir adam olmuştur. 3 yıldır birlikte olduğu bir kadından aldığı bir ayrılık mektubu da adamın ne kadar hissizleştiğini kendinde anlamasına sebep olmuştur. Öyle ki karakterimiz artık duyguları yaşamıyor sadece yaşıyormuş hissi veriyordur. Bir arkadaşının ölümüne yalnızca üzülüyormuş gibi görünmeside bunun bir örneğidir. İşte bu adam uzun zaman sonra -burjuva ahlakının dışına çıkıp- suç işleyerek ilk defa bir duygu kıvılcımı yakalamıştır. Ancak olay zinciri onu suç işlemekten daha yüce bir eylem keşfetmesi ve ruhsal anlamda kendini bulma noktasına götürecektir.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023143,7bin okunma
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Beni nereye sürüklediğini sorgulamıyorum: Belki başkalarının günah diye adlandırdığı bir başka uçuruma, belki de yüceliklere sürükleyecek. Bunu bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. “Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.”
Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz; ruhundan uzağız! Halbuki ne güzel isim koymuşlar ona: Rahmet
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Hakimlikteki görüşüme zıd olarak, nice şeyle beraber bugün anlıyorum ki, boş bir toprakta aranırcasına suç aranmaz; ancak meydana çıkarsa görülür. Hakim, suç alıp satan ve cirosu ile öğünen bir borsa simsarı değildir. Belki, ideal bir cemiyette, işsiz bir fener bekçisi...
Sayfa 131Kitabı okudu
Gelin çocuklar, kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım!.. Sebep mi istiyorsunuz? Çok!.. Gündüzün bitişinde gece, düzlüğün yanında uçurum var diye... Gençliğin ötesinde ihtiyarlık, kavuşmanın berisinde ayrılık, ekmeğin ucunda açlık var diye katıla katıla ağlayalım!... Çocuklar; dünya bir gözyaşı evinden başka ne olabilir? Ağlayanlardan olmak dururken, üstelik ağlatanlardan olmak revâ mı?
Burak Koç
@Qburakkoc·2020 okuma hedefini güncelledi.
2020 OKUMA HEDEFİ
6/30 kitap - %20 tamamlandı
6 kitap okudu
30 kitap
1.162 sayfa
2 inceleme
14 alıntı