Hakikat şuydu; sevgi, insanın ulaşabileceği en yüksek ve en büyük hedefti. O anda, insan şiirinin, insan düşünce ve inancının ayırt ettiği en büyük sırra haiz oldum: İnsanın kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir.
“Gerçek zenginlik bir insanla karşılaşmak, yaratılış karşısında bir an sessiz kalmak, bir sanat eserinin ya da iyi yapılmış bir işin tadını çıkartmaktır. Gerçek hazlar insanın ruhunu şükranla doldurur ve aşka meyletmemizi sağlar.”
“Ne bilim ne sürrealizm ne de devrimci harekete olan bağlılığım mutlaka duyduğum kaygılı susuzluğu dindiremezken kendimi tutkularıma adayarak yaşadığımı iddia edebiliyordum.”
Ebediyete ulaşmak için anın içine dalmaktan, evrenselliğe ulaşmak için var olan koşulların içinden geçmekten başka yol yoktur; şimdi ve burada. Peki o zaman, nasıl?