Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Raven

Raven
@Raveneanias
Kendi halinde kendince kitaplarına âşık bir okurum sadece Edmond Jabes'in dediği gibi: Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı. In libris libertas
280 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Karayip Korsanları yıllardır dönüp izlediğim muazzam bir film serisi ve bu durumda Define Adası tam da zevkime uygun bir kitaptı. Son bölümler hariç kalanı çok akıcıydı. Devamını veya daha kapsamlı bir hâlini okumayı çok isterdim. Tipik korsan tiplemelerinin olması okurken beni çok eğlendirdi, tabii Kaptan Jack Sparrow ile karşılaştırınca bir nebze sönük kaldıklarını da söyleyebiliriz. Yine de Uzun John Silver'ı okumak çok zevkliydi. Yine Karayip Korsanlarından aşina olduğum kimi ögelerin kökeninin bu kitaba dayandığını düşünmek makul olur sanırım. Billy Bones'un bahsettiği tek bacaklı korsanın Uzun John Silver olduğuna şövalyenin mektubundan beri emindim ve olacakları dört gözle bekledim. Bir isyan tertiplemesinden ziyade kaptanın onun tarafında olacağını düşünmüştüm ama maalesef öyle olmadı. Yine de Uzun John Silver kartlarını tam olması gerektiği anlarda mükemmel oynadı, okuması çok zevkliydi. Olayların Jim'den ziyade hayatını korsanlıkla geçirmiş bir kaptandan anlatılmasını tercih ederdim ama sanırım bu, hikayeden çok fazla şey beklemek olur. Jim'in korsanlığa devam etmeyeceğine üzülüyorum açıkçası. Beni birkaç yık öncesine götüren ve Karayip Korsanları Dünyanın Sonu'nun eşlik ettiği çok güzel bir okuma oldu. Ve inanır mısınız, tüm bunları bir damla bile rom içmeden okudum!
Define Adası
Define AdasıRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 20175,7bin okunma
Reklam
360 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Bu gece melekler ağladı."
Kitaba başlarken ne beklediğimden tam olarak emin değilim ama beklentilerimden çok çok daha iyiydi. Gotik edebiyatın ana eserlerinden ikincisini de bitirmiş oldum bu kitapla. Kötü adam olarak adlandırabileceğimiz karakter, masum kız ve onun bir nebze budala diyebileceğimiz kurtarıcısı/ âşığı üçlemesinin olduğunu fark ettiğimde gerçekten bundan keyif aldım. Yazarın önsözde bahsettiği duruma inanmak naiflik mi olur emin değilim açıkçası ama kurgusal anlamda bu gerçeğin hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Kitap çok akıcı başlamıştı, sanırsam altı yedinci bölüm dolaylarında biraz yavaşladı ama Christine'in kayboluşundan itibaren özellikle Acem'in anlatımında çok hız kazandı. Yazımını en sevdiğim kısım Acem'inkiydi açıkçası. Yazarın aralarda girip çeşitli bilgiler vermesinden hoşlansam da Acem'in olayların içinden biri olarak bunu yansıtmasını okumak daha iyiydi. Raoul'ü bir karakter olarak sevdim ama gerçekten de biraz fazla dadıları tarafından yetiştirilmişti sanırım. Christine'in saflığı ise şaşırtıcı şekilde sinirimi bozmadı, hatta bir noktada sevimliydi bile denebilir. Erik ise psikolojisini tam olarak anlamlandıramadığım karakter, hakkında en çok hoşuma giden kısım bir nevi seyehatleriydi. Onlar ve geçmişi hakkında daha detaylı şeyler okumak isterdim. Operadaki ortmamın yansıtılmasını sevdim. Acem hakkında da daha fazla şey öğrenmek isterdim. Puanım 4,5/5
Operadaki Hayalet
Operadaki HayaletGaston Leroux · İthaki Yayınları · 20212,856 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
Alexandre Dumas gerçekten dünya çapında en sevdiğim yazarlardan biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Çoğu büyük yazarda eserlerini yazılan veya tavsiye edilen sıraya göre okurum ama direkt Monte Cristo Kontu'na geçerek bir istisna yapacağım, aldığım zaman okuduğum ilk sayfalardan ne kadar akıcı olduğunu biliyorum. İnsanı kısa sürede
Binbir Hayalet
Binbir HayaletAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019617 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
184 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Dostoyevski'nin kalemine başlamak için en uygun kitabının İnsancıklar olduğunu gördüm çoğu yazıda. Bu yıl mümkün olduğunca her ay birer Dostoyevski kitabı okumak istiyorum. Makar Alekseyeviç ve Varvara Alekseyevna'nın mektupları kimi noktalarda o kadar da ilgimi çekemedi. Onlardan ziyade Pokrovski'nin babası ve Pokrovski'ye takıldım. Yaşlı Pokrovski'yi okuduğumda kitabı gerçekten beğendiğime kanaat getirmiştim. Sonraki sayfalarda Pokrovski'yi okumak da fazlasıyla hoşuma gitti açıkçası. Bölümler ilerlerken kalan son rubleyle içilen kvas ve rehin verilen eşyalar gibi tanıdık Rus edebiyatı ögelerinin bulunması hoşuma gitti. Roman kimi yönleriyle bana Sefiller'i okuyormuşum gibi hissettirdi. Dostoyevski'nin diğer eserlerini de okuduktan sonra İnsancıklar'a döndüğüm zaman, diğer herkesin bu kitapta gördüğünü edebi açıdan görebileceğime inanıyorum.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201862bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Sosyal medyadaki kimi alıntılar sebebiyle boş vaktim varken ve yanımda başka kitap yokken okumak istemiştim ama hoşuma gittiğini söyleyemeyeceğim. Şiir hakkında olması gerekenin yarısı kadar ancak bilgim var ama denk geldiğim birçok şiirle karşılaştırdığımda çıkan sonuç pek iç açıcı değil. Şiirden ziyade aforizmalar gibiydi, hatta sosyal medyadaki çeşitli motivasyon sözlerine benzediğini bile söyleyebilirim. Şairlerimizden sonra hiç de şiir gibi hissettirmedi açıkçası, bitsin diye okuyup geçtim denebilir. Okumasam da olurdu ama bir yanlış anlaşılmayı düzeltmiş oldum kendi çapımda. Puan vermek istemiyorum beğenmediğim için ama verseydim de on üzerinden üç ancak verirdim sanırım.
Milk and Honey
Milk and HoneyRupi Kaur · Andrews McMeel Publishing · 20156,9bin okunma
Reklam
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ne dersem yetersiz kalacak kadar iyi bir kitap. Muazzamdı gerçekten. Bu yıl okuduğum en iyi klasik diyeceğim hatta. Nedense bana biraz Kızıl Veba hissi verdi. Aynı döngünün tekrarının olacağının vurgulanması, Granger'ın kitaplar hakkında söyledikleri, Clarisse'nin sözleriyle çok çok güzel bir okuma oldu. Gerçekten de yeryüzünde tek bir kitap kalacaksa bu olmaya ve her şeyin devamını sağlamaya aday bir kitap Fahrenheit 451. Bana internet bağımlılığımı sorgulattı, hayatımdan kaçmak için kitaplara gittiğim kadar sosyal medyaya ve dizilere de gidiyorum. Bunu azaltmaya karar verdim. Kitaplar varken gerçekten o kadar da gerekli değiller. İtfaiyecilerin kitapları yaktığı ve gerçeğin böylesine çarpıtıldığı bir dünya, aslında çok korkutucu. Tam da bunun varlığından kaçmak için okumalıyız aslında. Bilimkurgu bana hep distopya ve postapokaliptikmiş geliyor, Fahrenheit 451 de öyleydi. Kitap hakkında söyleyebileceğim en kapsamlı şey, bana değerini unuttuğum kitaplarımın ne kadar da değerli olduğunu hatırlatmasıdır. Gerçekten de yaptığım kitap okuma eylemini sorguladım ve benim içim müthiş bir farkındalık oldu.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,4bin okunma
125 syf.
8/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Shakespeare'in dili için iyi bir başlangıç olacağı genel kanı olduğu için Shakespeare okuma yolculuğumu buradan başlattım. Konusundan bağımsız olarak kullanılan kavramlar açısından çok yararlı oldu bu okuma benim için. Rönesans dönemi yazarlarından Shakespeare ve Rönesans sanatının Yunan mitolojisine dönüşü gerçekten hissediliyordu, oyunda en çok takıldığım nokta burası oldu sanırım. Dönemin evliliğe ve kadına bakış açısını en çok belli eden kısım sanırım oyunun içindeki kimsenin bunu sorgulamaması, her şeyin gayet de seyrinde ilerlemesiydi. Ön söz yine okuma zevkimi fazlasıyla arttırdı, yardımcı olan bir etkendi. Shakespeare'den asıl okumak istediğim oyun Fırtına, ona gelene kadar birkaç eserini daha okuyarak daha nitelikli bir okuma süreciyle geçireceğim sonraki yılı.
Hırçın Kız
Hırçın KızWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20124,201 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Klasik bir Agatha Christie kitabıydı diyebilirim. Puanım 4/5. Son elli altmış sayfaya kadar olayı anlamlandıramadım. Bella ile konuştuklarında o dan iyice şüphelenmiştim ama broştaki T.A. beni durdurdu. Ne de olsa onun Bella idi, değil mi? Agatha Christie kitapları hakkında sevmediğim şey bu. Okura söylenmeyen, okurun bilmesinin imkanının olmadığı ve vakada kilit noktaya sahip konular oluyor her zaman. Bella'dan şüphelenmeyi kestiğimde direkt Charles'a yöneltmiştim şüphelerimi ama hep bariz bir şekilde katil olduğu gösterilen karakter de neredeyse hiç katil olmuyor. Poirot her şeyi açıklayana kadar hemen hemen Hastings gibiydim yine. Onun dışında çok eğlendim kitabın başını okurken. Emily'nin mektubu beni çok eğlendirdi, zevkliydi. Aile draması çok yoğundu, herkesi tek tek okurken bu beni biraz sıktı. Genel olarak Lord Edgware'i Kim Öldürdü ile kıyasladığımda katili pek de merak etmediğim bir kitaptı. Poirot'nun yalanları, büründüğü biyografi yazarlığı, sözde akrabalarının hastalıkları ise beni okurken çok eğlendirdi; sanıyorum ki Hastings'in ahlak anlayışının çeyreği bile bende bulunmuyor.
Sessiz Tanık
Sessiz TanıkAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20101,054 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Uzun zamandır Agatha Christie okumamıştım, Lord Edgware'i Kim Öldürdü harika bir geri dönüş oldu. Bundan sonra Noel'de Cinayet ve Ölüm Sessiz Geldi ile devam etmeyi düşünüyorum. Agatha okuma konusunda mı paslanmışım, okul yüzünden kafamı tam olarak veremeden mi okudum yoksa bu kitapla mı alakalı bilemiyorum ama gerçekten Hastings
Lord Edgware'i Kim Öldürdü
Lord Edgware'i Kim ÖldürdüAgatha Christie · Altın Kitaplar · 2020790 okunma
144 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Oz Büyücüsü'nü iki yıl önce almıştım ve maalesef ince klasikleri okumaya elim gitmiyor. Sanırsam bu kadar kısa sürede hikayenin başlayıp bitmesini tam olarak hazmedemiyorum. Oz, popüler kültürde hatrı sayılır yeri olan bir mekan ve bu yüzden kitaba kolayca dalabildim. Okuması oldukça zevkliydi. Yol boyunca Oz Büyücüsü'nün onlara yardım etmeyeceği, hatta Oz'u kötü emelleriyle kontrol ettiği gibi düşüncelere kapılmıştım ama Oz basit bir tiyatrocu çıktı diyebiliriz. Sanırım ouat dizisi de böyle işlemişti. Modern bir masal derken yazar fazlasıyla haklıymış, okurken tam bir masal gibi hissettirdi ve Oz'dan daha fazla şey okumak için sabırsızlanıyorum. Dönemin Amerika'sı için bir alegori olduğunun söylenmesine şaşırdığım söylenemez. Hayvan Çiftliği ve 1984'ü araştırırken araya Oz Büyücüsü'nü de sıkıştırmak güzel bir deneyim olacaktır.
Oz Büyücüsü
Oz BüyücüsüL. Frank Baum · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202212,4bin okunma
Reklam
560 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Romantik kitaplar okumanın gerçekten insanı kendine çeken ve bağımlı yapan bir yanı var, eylülden beri neredeyse hiç salt aşk romanı okumadım ve sanırım şu aralar yaptığım şey bu açığı kapatmak. Cal'ı Rowan'dan daha çok sevdim, büyük ihtimalle Kane kardeşler arasındaki favorim olarak kalacak. Okurken Beklenmedik Koşullar'ı atladım
Son Teklif
Son TeklifLauren Asher · Olimpos Yayınları · 2023735 okunma
415 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ali Hazelwood'un kalemine gerçekten bayılıyorum, bana anlamlandıramadığım bir huzur veriyor. Aşk Çıkmazı'ndan kesinlikle çok daha iyiydi ama Aşk Hipotezi'ni geçtiğini söyleyemem. Puanım 4,5/5. Kendimi Elsie ile bağdaştıracağımı asla düşünmezdim ama tam olarak onun gibi olnasa da ben de bir nevi bunu yapıyorum. Başka zamanlar, başka
Aşk, Teorik Olarak
Aşk, Teorik OlarakAli Hazelwood · Nemesis Kitap · 2023460 okunma
528 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
"Bu gecenin hikayesi."
Çok yoğundu, Aylema'dan da yoğundu. Aklımın sınırlarını zorladı. Dört gecede sabahlayarak bitirdim. Çoğu yerin altını çizdim, onlarca sayfada postitler var ama alıntı atmak gecenin okurken beni çok yavaşlatıyor. Bu yüzden daha uygun zamanlarımda alıntılarını gireceğim bölüm bölüm, tıpkı Aylema için yapacağım gibi. Gökçe'nin zihnine bir
Gecenin Hikayesi - Aşeka
Gecenin Hikayesi - AşekaN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20232,095 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
The Riot in New Scotland Yard ile Sherlock'u iyice olayların içine çektiler. Bu vol'ün asıl kilit noktası Adventure of the One Student idi benim için. Liam ile Sherlock'un o şekilde birlikte bir bakıma iş yapması The Final Problem'dan sonrasını okuyormuş gibi hissettirdi. İkisinin de tam olarak aynı görüşleri paylaştığına böyle küçük kısımlarla şahit olmak çok güzel. O gizemli öğrencinin Charles Augustus Milverton olabileceğini düşünmüştüm ama fazla paranoya yapıyorum sanırım, zaten kendisinin görülmesine iki vol var, bir süre daha ortaya çıkacağını sanmıyorum. Ana olayların arasında animeye dahil edilmemiş böyle chapter'ları okumak tam olarak "a blessing" olarak tanımlanıyor kafamda. "Did you just call me Sherlock?" sahnesi açık arayla favorimdi. Liam'ın da nasıl Sherlock'u dostu olarak görmeye başladığını görüyoruz, tren uzaklaşırken de Sherlock demesi çok iyi hissettirdi. Sherlock'un şüpheleri ve Liam'ın tatlı tavırları da okuma zevkimi katlıyor, bir ömür bunları yapmalarını okumaktan şikayet etmezdim ama two criminals arc'ına çok az kaldı. Tatil araya girdiğinden manga okumaya ara vereceğimi düşünüyorum ama ikidir bunu söylememe rağmen kendimi durduramayıp okuyorum, en son ne zaman böyle sabırsızlıkla bir seriyi okudum hatırlamıyorum. Sondaki ufak anket kısmı da çok zevkliydi, Louis'nin kardeşleri için yapmayacağı yok cidden, bunun daha komik ve tatlı versiyonlarını okumak çok güzel. Puanım 4,5/5.
Moriarty the Patriot Vol. 8
Moriarty the Patriot Vol. 8Ryosuke Takeuchi · VIZ Media · 20226 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Olaylar bana kalırsa 7 ve 8'de birbirine çok bağlı, zaten Phantom of the Whitechapel arc'ını bitirdikten sonra yazıyorum bunu. Kendimi durdurmazsam tüm mangayı bir haftada bitireceğim, o yüzden yavaşlamaya çalışıyorum. Puanım 4,5/5. Jack the Ripper, 19. Yüzyılın sonlarında Whitechapel'de aktif olmuş olan ve kimliği bilinmeyen bir katil, hakkında pek çok iddia var. 19. Yüzyıl mangalarıyla ilgili en sevdiğim şey bu tür ögeleri kullanmaları. Kurohitsuji'de Jack the Ripper, Ciel'ın teyzesi Madam Red idi mesela. Burada da aslında Afganistan'da yaptıklarıyla hem düşman hem de kendi müttefiklerini korkutan Master Jack'in lakabının tesadüf eseri, James Moriarty'nin yapmaya çalıştığının daha ham bir versiyonunu deneyen grup tarafından kullanılması olarak kullanmış yazar. Master Jack'in varlığı gündelik yaşamlarına bir eğlence katacak, burada da ara ara bunu okumak zevkliydi. Bir örümcek ağı misali birbirine bağlanan olaylar zincirinde bu tür ufak şeyleri okumak zihni dinlendiriyor. William'ın söylediği hell is empty sözünün Shakespeare'den alıntı olması daha da hoşuma gitti, en kısa sürede o eserini de okumak istiyorum. Sherlock ile William'ın hangi arc'ta yüzleşeceğini hatırlamıyorum ama Charles Augustus Milverton'un varlığı bunlara ne kadar yaklaştığımızın kanıtı. Sanıyorum ki The Final Problem'a yirmi yirmi beş kadar chapter kaldı. Yolun nerede ayrıldığını biliyorum ama manzara yüzünden yavaşlıyorum denebilir.
Moriarty the Patriot, Vol. 7
Moriarty the Patriot, Vol. 7Ryosuke Takeuchi · VIZ Media LLC · 202212 okunma
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.