Enerji kanununa göre bir cisim aktif bir şeyden enerji almadan harekete geçmez. Bu bilimsel gerçektir. Evren de başta yoğun ve çok küçük bir kütle halinde tamamen hareketsiz durmaktaydı. Sonra bunu harekete geçirmek için enerji kanununa uygun aktif ve büyük bir güç, enerji verebilmeliydi hareketliliğe yol açmak için.
Hareketliliğe yol açmak içinse, aktif ve zaten hareket başlamadan ve hiçbir şey var olmadan var olan bir varlık mecburen var olmak zorundadır (Varlığının daha önce hiç yoklukla ilgisi olmamış bir varlık).
Bu büyük aktif varlık mutlaka her şeyden fazla güce sahip bir varlık olmak zorunluluğuna haizdir. Bu varlık çoğu dinde farklı isimlerle anılsa da genel olarak; “Tanrı” olarak kabul edilmekte.
Her şeyin mutlaka bir başlangıcı olmalıdır. Ancak eğer Tanrının da bir başlangıcı olsaydı yani eğer Tanrı da doğsaydı(haşa) onu ve ondan önce de diğerini yaratan bir tanrı olması gerekecekti ve bu döngü sonsuza kadar gidecekti ancak mutlaka başlangıcı(doğumu olmayan) ve sonu da olmayan mutlak bir yaratıcının varlığı zorunludur. Hiçbir şey kendiliğinden ve rastgele var olma kudretine sahip değildir.
Son olarak söylenebilir ki, bir boeing 777 uçağının tüm parçalarının kendiliğinden birleşip harika bir boeing 777 uçağı meydana gelme olasılığı yüzde 0’a yakındır. Ve insan mantığına tamamen aykırıdır.
İdeoloji coronavirüsten daha tehlikelidir. Coronavirüs öldürür ve dünyadan alabilir. Ama ideoloji seni öldürür ve seni daha canlı kılar. Ruhun ölüp bedenin ve zihnin daha da canlı kılınması kadar kötü bir hadise daha yoktur.
â.
@zinnia
·
18 Nisan 2021 22:47
Bir ideolojinin vakti geldiğinde,her şey onun başarısına yardım eder, bizzat düşmanları bile; bunun yayılmasını ya da başarıya ulaşmasını geciktirmeyi ne polemik ne polis başarabilecektir; gerçekleşmek, cisimleşmek istemektedir ve elindedir bu.
Yazarın, marksizmin farklı bir ekolünü savunduğu söylenebilecek bir kitap. Yazar, marksizmin gerçek hayata uygulanış biçimindeki problemleri konu ediniyor bu kitapta. Ama net bir sonuca varılamıyor. Yalnızca sorunların kendileri tespit ediliyor. Ama bu da iyi bir şey. Çünkü marksizmin uygulamasındaki problemlerin bile tespiti zor bir süreçtir.
Bir hukukçunun, kendi hayatını çeşitli açılardan muhakeme edişini konu ediniyor kitap. Yazar hayatını otobiyografik roman şeklinde okurlara sunuyor. Yazarın kendi iç dünyasındaki buhranları yoğun şekilde hissediyorsunuz kitabın sonuna kadar. Yazarın cinsel yönelim konusundaki kararsızlıkları ve belirsizlikleri sürekli gündeme geliyor. Yazarın biraz ironik biraz da gizemli, eleştirel bir dille yazdığı bu roman okunacak kitaplar listesine dahil edilebilir.
Romantik kişilik, entelektüalizmden kaynaklanan güvensizliğin etkisindedir, bu da ҫoğu kez hayal kurma denilen ahlaksız tutuma yol aҫar. Sanılanın aksine, hayal kurma entelektüel bir süreç değil, entelektüalizmden kaçış biçimidir.
İnsanın yüzünü ifadesiz tutabilmesi o kadar zor değildi hatta biraz uğraşırsanız nefes alıp verişinizi bile denetleyebilirdiniz. Ama kalbinizin atışını denetlemeniz olanaksızdı.