"Bir kez emir verecek konuma ulaştın mı, böyle yapmak sanki doğuştan hakkınmış gibi emir yağdır onlara, onlar da alışkanlık gereği bu emirleri yerine getireceklerdir. Darbenin temelinde yatan mantık budur işte."
"Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım."
Bir yaşantıyı tam bitirmeli. Hiç bir iz kalmamalı ondan. Yeni yaşantılar için. Yeni yaşantılar için. Bunu önceden bilseydim, yaşantı milyoneri olmuştum.
"Sana sosyolojinin bize insan ırkı hakkında bilgiler verdiğini söylememe gerek var mı? Bak şöyle anlatayım. Bana tek başına bir kadın veya erkek göster, sana bir aziz göstereyim. Sayıları ikiyi bulursa, âşık olurlar. Üç olursa, "topluluk" adını verdiğimiz şirin oluşum meydana gelir. Dört kişi olurlarsa bir piramit inşa ederler. Sayıları beş olursa biri dışlanır. Altı kişi olduklarında önyargıyı tekrar icat ederler. Yedi kişi olurlarsa yedi yılda savaşı tekrar icat ederler. İnsan; Tanrı'nın yeryüzündeki yansıması olabilir, ama insan toplumu; şeytanın yansımasıdır ve daima eve dönmeye çalışır."
"Bebeğim, bu dünya gündüz kuşağı dizilerine benziyor. Hayatlarımızı seviyoruz ve yarının arayışı sürerken bize rehberlik edecek ışığı bulmaya çalışıyoruz."