Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seçil Yardım Örengül

Her sevi şenliğinden sonra sevgililer birbirlerinden, biri ötekine hayranlıkla bakmadan ayrılmamalıydılar; hem yenmiş hem yenilmiş olmalı, herhangi birinde aşırı doymuşluk ya da bıkkınlık duygusu uyanmamalı, sömürdükleri ya da sömürüldüklerini hissetmemeliydiler.
Reklam
Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; Akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi..
- Bildiğin meslek, elinden gelen iş nedir? - Düşünebilirim. Bekleyebilirim. Oruç tutabilirim. - Hepsi bu kadar mı? - Sanırım bu kadar. - Peki bunlar neye yarar? Orucu alalım örneğin, ne yararı var bunun? - Hemde çok yararlı şeydir efendim. Yiyecek bulamayan birinin yapabileceği en akıllıca şey oruç tutmaktır. Siddhartha oruç tutmasını öğrenmeseydi, senin ya da bir başkasının yanında mutlaka iş bulup çalışacaktı bugün, açlık buna zorlayacaktı onu. Ama oruç tutabildiğine göre rahatlıkla bekleyebilir, sabırsızlık diye bir şey bilmez, sıkıntı çekmez hiç; açlık denen şey isterse uzun zaman çullansın başına, o yine gülüp geçer. İşte buna yarar oruç, efendim.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Böyle bakılınca, böyle aramadan, böyle yalın, böyle çocuksu gözlerle bakılınca, güzeldi dünya. Ay ve yıldızlar güzeldi, güzeldi çay ve sahil, orman ve kaya, keçi ve uğurböceği, çiçek ve kelebek güzeldi. Güzel ve iç açıcıydı dünyayı böyle gezip dolaşmak, böyle çocuksu, böyle uyanmış, çevresine karşı böyle kucak açarak, güvensizlikten böylesine uzak. Güneş, insanın başını bir başka türlü yakıyor, ormanın gölgesi bir başka serinlik veriyordu, bir başkaydı çayın ve sanıcın, bir başkaydı kabağın ve muzun tadı.
Siddhartha, dedi, niçin bekliyorsun? Niçin olduğunu biliyorsun. Hep böyle durup bekleyecek misin sabah olana kadar, öğle olana kadar, akşam olana kadar? “Hep böyle durup bekleyeceğim. “Yorulacaksın, Siddhartha. “Yorulacağım. “Uyuyakalacaksın, Siddhartha. “Uyumayacağım. “Öleceksin, Siddhartha. “Öleceğim.
Reklam
İçini tümüyle dolduran bu duygunun üzerinde düşündü ağır ağır yürüyüp giderken. Derin derin düşündü bunu, adeta derin bir su içinde kendini koyverip duygunun ta dibine, nedenlerin bulunduğu yere kadar indi, çünkü düşünmek nedenleri bilip tanımak demekti, ancak bu yoldan duygular bilgilere dönüşür ve yitip gitmeyerek bir varlık kazanır, içlerindeki özü ışıyarak çevrelerine yansıtırdı.
Bir hedef bulunuyordu Siddharta’nın önünde, tek bir hedef: Arınmış olmak, susamalardan arınmış, istemelerden arınmış, düşlerden, sevinçlerden, acılardan arınmış. Ölerek kendinden kurtulmak, ben olmaktan çıkmak, boşalmış bir yürekle dinginliğe kavuşmak, benliksiz düşünmelerle mucizelere kapıları açmak, işte buydu onun hedefi. Ben tümüyle safdışı bırakılıp öldürüldü mü, gönüldeki tüm tutku ve dürtülerin sesleri kısıldı mı, işte o zaman gözlerini açacaktı en son şey, varlıktaki artık Ben olmayan öz, o büyük giz.
Tacirlerin ticaretle uğraştığını, prenslerin avlanmaya gittiğini, yaslıların ağlayıp sızlayarak ölülerinin yasını tuttuğunu, fahişelerin gelip geçenlere kendilerini peşkeş çektiğini, hekimlerin hasta tedavisiyle uğraştığını, rahiplerin ekin ekilecek günü saptadığını, sevgililerin seviştiğini, annelerin çocuklarını emzirdiğini gördü, ama bütün bunlar gözlerinin bakışına değmeyecek şeylerdi, hepsi yalan söylüyordu, hepsi pis pis kokuyor, yalan dolan kokuyor hepsi, hepsi soyluluk, mutluluk ve güzellik bağışlayan şeylermiş gibi sahte bir izlenim uyandırmaya çalışıyordu, ama her şey gerçekte çürüyüp kokuşmaydı yalnızca. Dünyanın acı bir tadı vardı. Eziyetti yaşamak.
Diğerlerini ya da kendimizi eleştirmek için yaratılmadık. Başkalarından rahatsızlık duymamızın tek nedeni korkudur. Başkalarını inciten sözler söylemek hem o kişileri hem de bizi zehirler ve fiziksel bedenimiz bizi bu zarardan sorumlu tutar.
Sayfa 120Kitabı okudu
Yalan söylemek hem bedene hem de ruha zarar verir çünkü insan enerji sistemi için yalan zehirdir. Ruh ve beden her ikisi de gelişmek için doğruluk ve dürüstlüğe ihtiyaç duyarlar
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Kendimizi sevmeyi öğrenmek hepimizin sınavıdır; hiçbirimiz kendimizi severek doğmayız. Bunun için çalışmamız gerekir. Duygularımızı ihmal ettiğimizde sadece duygusal zehirlenme yaşamakla kalmaz bu zehri her türlü ilişkimize, özellikle de evliliğimize taşırız
Sayfa 117Kitabı okudu
Sadece zihinlerimiz ve ruhlarımız değil, fiziksel bedenlerimizde hayatta kalmak ve gelişmek için sevgiye ihtiyaç duyar. Başkalarına sevgisiz davrandığımızda bu enerjiyi bozarız. Diğerlerine ya da kendimize karşı olumsuz duygular beslediğimizde ya da bile isteye başka insanlara acı verdiğimizde kendi fiziksel ve ruhsal sistemimizi zehirleriz. Açık arayla insan ruhu için en kuvvetli zehir insanın kendisini ya da bir diğer insanı affedememesidir. Affedememek insanın duygusal kaynaklarını devredışı bırakır.
Sayfa 117Kitabı okudu
Hayatımızdaki herkes gelişimimize önemli bir katkıda bulunmak için oradadır. Sınavımız ise bu gerçeğin farkına varıp bununla yaşayacak kadar olgunlaşmaktır. Ruhsal perspektiften bakıldığında insanları düşman gibi görmek ya da insanın kendi kendisine düşman olması mümkün değildir. Negatif ilişkiler negatif enerji üretirler.
Sayfa 114Kitabı okudu
Dürüst ve saygılı olmak sağlıklı olmak için bir gerekliliktir. Dürüstlüğümüzü bozduğumuzda ya da bir şekilde bundan ödün verdiğimizde ruhumuza ve fiziksel bedenimize zarar veririz
Sayfa 113Kitabı okudu
Kişinin ruhunu yanlış yöne gitmekten kurtarmak için geçmişi serbest bırakmak, ruhunu temizlemek ve şimdiki ana dönmek istemesi gereki
Sayfa 110Kitabı okudu
9bin öğeden 9bin ile 9bin arasındakiler gösteriliyor.