eğil yüzüme sevgilim, çöz iplerini
o uslanmaz hayvanlığımı utandır, bırakılmışlığımı çınla
çünkü doymuyorum abazanlığıma pazar
mecmuaları, şahane çirkinliğim ve hülyalarımla
ey serseriliğim, ey anılarımın ahşap kraliçesi
şarabı sev, tütünü incitme, beni de unut artık.
Refik Durbaş
biter mi hiç insanın kendine soracakları
hâlâ o kız mısın herkese meydan okumuş
afişlemeye giden kalkıp her sabah erken
fakültede tutuklanmış sınav çıkışı ansızın
Yüzünde bembeyaz bir hüzün
elinde mavi yıldız çiçekler
sevdaya susamış yüreğinle
üçüncü cemre düşer düşmez suya
umutla inançla kavgayla
“Yokuşu tırmanıyorsa hayat”
Sen de sor kendine
bir akşamüstü
Çınaraltı’nda
– Değişen ne
– Değişen ne
Çıkar boynundan at o ipi çocuk!
Salıncaklar mı yok sana?
Kalk hadi o soğuk betondan,
Yatacak başka yer mi yok sana?
En sevdiklerimi verdim ölüme de;
Ben bu yaşımda gitmenin böylesini görmedim.
Kırılan bir boyun gibi orta yerinden kırıldığını ömrün…
Görmedim Ademoğlunun dalından koparılır gibi koparıldığını…
Nazım Hikmet Ran
youtu.be/ly-n2t_c5Vw
…ve böylelikle umut etme kabiliyetimizi aldılar elimizden.
Ne diyeyim, dilerim ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden aldıkları umut!
Dünya adaletsiz çocuk!
Dünya zorba.
Elbet eşitleneceğiz o gün kıyamda.
Bu kekeme, toz ve duman sözlerimi iyi belle, Bahara kalmaz, gelirim yanına.
Nazım Hikmet Ran
" Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda"
Yiğitlik, sen cehennem olsan bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka
Bu' dur ol hikayet,
Ol kara sevda.