Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Senag
Senag
@Senagl
*strikhedonia
Kitaplarım dostumdur, asla kaybetmediğim ve her gün katlanan.
instagram.com/bolcakitapokur
594 okur puanı
Nisan 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kitabı çok sevdim! Yani hiç beklemediğim bir şekilde çok sevdim hemde. Bu kitabı merak edip aldıktan sonra nedense okumak konusunda geri plana itip durdum ve bir şekilde iyi çıkmayacağını düşünmüştüm ama gel gelelim o kadar sevdim ki... Yazarın diline bayıldım. Konu olarak Asperger durumuna değinerek onların bakış açısını bizlere sunmasıyla ilgi
Veee tabii ki çok sevdim. Bu seriyi o kadar çok seviyorum ki, anlatamam. Kitap gelecek de, 2059'da geçiyor ve harika teknoloji ve bunun getirisiyle müthiş suçlar. Vee tabii bu herbir suçluyu her türlü zora girip yakalayan Teğmen Eve Dallas.
Tıp alanında Modern plastik ve rekonstrükrif anlamında kendini fazlasıyla kanıtlamış, tanınmış Dr. Wilfred B. İvoce, ofisinde ölü bulunur. Rastlantısal olarak Eve Dallas'ında orada olmasıyla ilk elden olaya dahil olur. Her şeyin fazlasıyla temiz görünmesiyle profesyonel cinayet izlenimi edinir. Ölümünden biraz önce doktorla görüşmeden çıkan kadının sakinliği ise fazlasıyla şüphe çekicidir.
Ivoce'yi kim, neden öldürmek ister, diye araştırırken fazlasıyla kusursuz bir profile ulaşır ve bu, şüphe uyandırıcıdır.
Geçmişin derinliklerine inerken ortaya çıkan başka bulgular çok daha kötü şeylere: Bilimin çarpıklığına ve tüm etik ilkeleri hiçe sayan insanların varlığına işaret eder ve olay tamamiyle tüm dünyayı etkileyen bir şeye dönüşür.
İlk olarak Roarke, bebeğime değinmeden geçemeyeceğim, her zamanki gibi mükemmeldi. Böylesi bir adam ile evlenmek için neler vermezdim. Vee tabii Eve ile birlikteliklerinin o güzelliğine de vurgu yapmasam olmaz, kesinlikle şanslı iki insan. Bunun dışında Eve'nin güçlü duruşu ve insanlar için verdiği mücadeleleri okumak her seferinde beni hayran bırakıyor. Bu kitapta da birçok şeye meydan okumak zorunda kalıyor ve kesinlikle gurur duyulasıydı. En sonuna kadar her şeyi zorlaması ve en doğru bildiği şeyi, herkese rağmen yapması o kadar iyidi ki... yahu ne diyebilirim kesinlikle bu seriyi okuyun. Her yönden doyuruyor.
Merhaba!
Öncelikle bu serinin ilk iki kitabını okudum. Diğer kitaplarını da toplamaya çalışırken bu kitabını da aldım. Önce aradaki kitapları bulamadım sonra da arayışımı unuttum. Yeteri kadar beklettiğimi düşünüp birbirinden bağımsız olmalarıyla da sonunda başladım. Kitabı çok sevdim. Bu tarz kasaba, ada tarzı, küçük yerlerde yaşayıp birbirini tanıyan insanlara dair kitaplara bayılıyorum. Bu kitapla birlikte serinin diğer kitaplarını da bulmalıyım, düşüncesi yeniden kafama yerleşti.
.
Grace, ne zamandır istediği fiziğe kavuştuktan sonra en az onun kadar istediği Trey ile randevuya çıkmıştır. Ama gel gelelim her şey bir anda tepetaklak olur ve kendini, Gansett Adası'nda eşyaları olmadan yapayalnız bulur. Yolunun, yakışıklı şarkıcı Evan McCarty'i ile kesişmesiyle birlikte beklenilmeyen hislere ve yeni başlangıçlara da merhaba, demiş olur.
Kitaplarda aşktan kaçan, ona inanmayan erkek klişelerini çokça okuyoruz, Evan McCarty karakteri de tam böyle bir erkekti ama neyse ki yazar, fazla uzatmadan bir şeyleri bağlayabildi. Hayatı için istekleri için güçlü ve yenilikçi adımlar atan insanlara hayranım ve Grace de tam olarak böyle yaptı. Onunla birlikte benim de Gansett Adası'na yolum düşsün istedim. Kitap bu iki karakterin etrafında dönüyor olsa da, yan karakterlere de çokça yer vermişti. Güzel arkadaşlıklara, aile bağlarına ve güçlü aşklara dair güzel bir seri. Tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Çok iyidi! Acayip merak uyandırıcı, sürükleyici vee zekice bir kurgusu vardı. Bu yazarın buradaki ilk kitabı ve ben, bundan sonra takipçisiyim. Kitap konusunda öyle aman aman beklentim yoktu ama konusundan dolayı meraklanmıştım ve iyi ki de okumuşum. Yazarın dili film izler tadında olayları tane tane işliyor ve sizi, büyük olaylara hazırlıyor. Gerçekten tam bir film izler gibi hissettiriyor.
Cat Winthorpe, lüks bir hayat, yüksek bir statü ve yakışıklı, sevgi dolu kocasıyla mutlu bir şekilde yaşamaktadır. Ama yan evine taşınan yeni bir çiftin hayatlarına dahil olması, bazı olayların seyrini değiştirecektir.
Neena Ryder, her zaman en iyisini hak ettiğini düşünen, gerekirse onu çekip almak için planlar yapan bir kadındır. Bu sefer ki istediği Cat'in kocası William'dır ve elde etmek için hayatlarına yavaş yavaş sızmak konusunda da oldukça iyidir. Ama gel gelelim, bu uğurda savaşacak tek kişi de kendisi değildir.
Bu kitaptaki en sevdiğim yan, iki kadının da zeki ve azimli olmasıydı. Herkes kendi planını yavaş yavaş işlerken biri, diğerinden daha çok bir şeye odaklanmıştı ve bu, olayların seyrini kolayca değiştirdi. Aslında bu kitaptaki her karakter biraz kafadan bozuktu, yani ne kadar zekice olaylar okusak da, bazı konularda bizim istediğimiz gibi netlik sağlanmak yerine kabul görüldü. Yani bu neden böyle olmadı, demek yerine tam da bu kafadaki insanların yapısı, diye düşündüm. Her şeyin bir anda tepetaklak olabileceğini ve tehlikeli olmak istediğinde insanların ne kadar ileri gidebileceğini okuduk. Veee ben çok beğendim. Tavsiye ederim.
Bu yazar ne yazsa okuyabilirim ama gel gelelim kısa olan kitaplarını daha uzun yazsa daha da çok severdim. Bu kitabını çok basit buldum. Karakterle bütünleşemedim. Genel olarak hızlıca, çerezlik kötü olmayan bir kitaptı. Beğenmedim, diyemem ama bu kadar da duygudan kaçınılması beni üzdü. Baş karakter Hannah, duygulardan kaçan bir karakter, onu anladık ama bu sadece Hannah'lık bir durum değildi, kitabın bütününde hoş olmamıştı.
Hannah, Mars gezegenine tutkusundan başka herhangi bir şeyle ilgilenme merakı yoktur. Iki arkadaşı Sadie ve Mara haricinde, basit şipşak gecelikler haricinde tek odağı Mars'tır. Bir ödev sebebiyle Lan ile tanışır ve aralarında basit denmeyecek bir kimya yaşanır ama her şey olduğu gibi kalmaya mahkumdur. Ya da seneler sonra Kuzey kutbu'nda beklenmeyecek şekilde Hannah'ı kurtarıncaya kadar.
Kitap geçmiş ve günümüz şeklinde ilerliyor. Lan en baştan itibaren sevilesi bir erkekti, bunu direkt hissettirdi ama Hannah, kendi yaşanmışlıkları sebebiyle bunu pek hissedemedi. Daha doğrusu buna inanmadı, diyelim. Ama sonrasında hayat ağlarını örüyor ve çabucak bir şeyler yaşansa da ve biraz üstün körü sona bağlansa da, yine de her şey kendi usülünde rayına oturuyor, diyelim. Okuyup okumamak size kalmış.
Kitabı beğendim. Çerezlik ama bazı konularda da ders çıkarabileceğimiz güzeldi bir kitaptı. Bu kitap da aşırı hovarda Dean ile ilk kitaptan Hannah'ın arkadaşı olan Allie'nin hikayesi anlatılıyor. Dean karakterinin dönüşümünün nasıl olacağını çok merak ediyordum ve bana kalırsa yazar, çok da iyi işlemiş. Hannah'ın kitabında Allie'nin sorunlu ilişkisi Sean ile bu kitapta ayrıldığını görüyoruz ve bu acıdan uzaklaşmaya çalışırken Dean ile yolları kesişir ve ateşle barut misali birlikte yanmaktan geri durmazlar.
Allie için sadece bir kaçamak diye geçiştirilmeye çalışılırken Dean, birkaç kaçamak için Allie'nin peşine düşer ve aralarında kıvılcımlar alev alsa da, kalbinde işin içine girmesi çok uzun sürmez.
Çoğu zaman kitap karakterlerinin yakın arkadaş gibi gösterilen kişilere her daim yalan söylemesi konusu beni pek güldürüyor ve düşündürüyor. Bu kitapta da bir şeyler yaşanırken arkadaşları asla durumdan haberdar olmuyor, ne zamanki her şey kötüleşiyor o zaman açık verip sonrasında her şey ortaya dökülüyor. Bunun dışında Dean, hayatında biri olması ve hatta sadece bir kişiyi arzulamasının yanında, onu düşünmesi ve ilgilenmesi konusunda bir keşif yaşarken; Allie ise ilişkiler konusunda, kendi konusunda bir aydınlanma yaşıyor. Dean kendi geleceği ile ilgili çok önemli bir şey keşfediyor ve bu da, kötü görülebilecek şeylerin iyi şeylere de sebep olabileceğini fark etmemizi sağlıyor. Güzel bir kitaptı. Tavsiye ederim.
Selaam! Yazar #laurathalassa 'nın #pazarlıkçı serisinin dördüncü kitabı gibi görünen ama aslında 2.5'uncu kitabı: #akşamyıldızlarınınimparatoru kitabını okuyup bitirdim.
Birçok şeyi aslında bildiğimiz ama bazı konuların üstünkörü geçildiği ve kişisel duyguların, düşüncelerin bize verilmediği kısımlara dair böyle kitapları okumak yeni bir heyecan hissetirmese de, çoğu zaman keyif aldığım bir durum oluyor. Kitap zaten kısa ve zaman atlamasıyla ilerliyor.
Kitap, Desmond'un Callie ile tanışmadan öncesinde ailesi konusundaki durumları ve Kral olduktan sonraki zamanları, arayışı ve onunla karşılaştığı ilk andan, bazı özel anlara kadar ki zamanlarını kendi açısından anlatıyor.
Desmond'un kendi içindeki irade savaşını ve Callie'e dair o güçlü sevgisine ilk elden şahit oluyoruz. Zaten serinin tüm kitaplarında bunu görüyorduk ama onun düşünceleriyle bunu görmek çok güzeldi. Bunun dışında ailesi konusunda o zor anlarına dair duygularını okumak da iç yaralayıcıydı. Ama biz daha çok güzel şeylere odaklanalım. Okumazsak çok bir şey kaybetmeyiz ama seriyi çok seviyorsanız, okumanızı tavsiye de ederim.
İlk kitaba nazaran bu kitap daha fazla olaylı gibi dursa da daha sakin bir yapıyla ilerlediğini düşünüyorum. O ilk kitaptaki meraklı ilerleyiş benim için daha yavaş bir tempoya dönüştü. Sanırım ilk kitabı daha çok sevdim. Ama yine de iyidi, diyebilirim. Daha fazla bilgi, daha fazla mücadele içeren bir kitaptı.
Rowen, kendi hakkında oldukça önemli bir gerçeği öğrenmiş ve yine yalnız kalmıştı. Artık olduğu şey ile bütünleşmeli ve onu öldürmeye yemin etmiş Orion ile taht konusunda savaşması gerekmektedir. İkisinin birbirinden yeterince uzak duramayışı işleri kızıştırsa da sadece bir kişi başarabilecekti.
Rowen ve Orion, yine bir şekilde anlaşma yapıp yakınlaşmayı başarıyorlar ama gel gelelim bazı durumlar yaşanıyor ve tam bir kaos baş gösteriyor. Rowen iblis kişiliğiyle zorlu şartlarla birleşiyor ve tam anlamıyla güçlü bir karaktere bürünüyor. Bazı gerçeklerin ışığında da herkes kendi planını yapıyor. En son olan şey ise kesinlikle sinir bozucuydu, hayır yani ne diye yapacağın şeyi hemen yapmazsın ki, diye kızdığım bir an oldu. Gerçekten bazen Orion karakterinin kafasını duvara sürtesim geliyor.
Selam!
Bu kitap konusunda okuduğum yorumlar sebebiyle beklentim yüksekti. Kısa olmasına nazaran da, beklentimi karşıladığını söylemeliyim. Türü fantastik ki, benim en sevdiğim. Yazarın dilini ilk defa okuyorum ve gayet iyidi.
Rowan, doğum gününde eğlenmek için gittiği bardan kaçırılır ve kendini Kaos Lordu olarak bilinen bir iblisin zindanında bulur. İkizi kadar benzediği bir başka kadın sanılırken en sonunda o olmadığı ortaya çıkar. Ama bir şekilde bir anlaşmaya vararak İblislerin dünyasında kalmayı başarır. Kaos Lordu'na yardım edip annesinin katili bulmayı amaçlayan Rowan, herkesin nefret ettiği kişi gibi davranması ve herkesi de buna ikna etmesi gerekmektedir. Büründüğü kişilik ile Kaos Lordu'yla günden güne yakınlaşırken, tutkularını dizginlemek oldukça zorlu olacaktır.
Rowan'in psikoloji konusunda edinmiş olduğu bilgilerle; hem olması beklenilen o kişiye geçişleri açısından hem de karşısındaki kişilerin analizleme açısında güzel bir özellik olmuş. Neler olabileceğini merak ettirerek kendini okutturan keyifli bir kitaptı. Kaos Lordu, birçok şeyi açık etmese de, kendinden verdiği küçük bilgilerle okuyucuyu cezbetmeyi başarıyor. Yalan yok biraz daha karanlık bir kitap bekliyordum ama bu haliyle de gayet güzel olmuş. Yazar bir şeyleri fazla uzatmamış, bu da iyi olmuş. Kitabın en son ortaya çıkan vurucu bilgilerle tatmin edici ama merakla diğer kitabı okumak isteyecek kadar iyi bir son olmuş. Bu tarz seviyorsanız tavsiye ederim.
Merhaba!
Kitabı tabii ki beğendim. İkinci kitabın sonundan sonra hemen okumak istesem de, beklemek zorunda kalmıştım ama sonunda okudum. Olaylar daha heyecanlı bir hal alıyor ve sırlar bir bir ortaya dökülüyor. Geçmiş artık o kadar da bilinmezlik içermiyor hele ki en sonunda her şey gün yüzüne çıkıyor, ee tabii son kitap çünkü.
.
Emilia, öğrendiği gerçeklerle dumura uğramış ve sonunda yapması gereken bir seçimi yapmışken Hırs Hanedanı'nda bir cinayet işlenir, ortalık karışır. Suçlu, Emilia'nın tanıdığı biri gibi görünürken o, buna pek inanmamaktadır. Öfke ile birlikte bu konuda başka bir plan kurmaktan geri durmazlar. Her yeni bilgi başka bir bilgiyi beraberinde getirir ve birçok şeyin göründüğü gibi olmadığı anlaşılır. Şimdi, bir tarafta savaş varken bir tarafta da gerçekleri ortaya çıkarmak ve göğüslemek zorundadırlar.
Emilia duyguları konusunda ciddi bir yol kat etti. Öfke ise zaten en başından yapabildiği kadarıyla öyleydi ama gel gelelim lanetin başka bir bedeli vardı ve bunun ortadan kalkması için Emilia'nin yapması gereken önemli bir fedakarlık söz konusuydu. Sonuç ise beklenilmeyen oldu. Hikâyede bahsedilen bir kısım var ki, o kadar bahsedildi ki kesinlikle bu konuda yan bir seri veya bir kitap daha yazılmalı. Genel olarak bu seriyi kesinlikle tavsiye ederim.
Selam!
Öncelikle ben, bu yazarın ilk olarak Küçük Paris Pastanesi kitabını almıştım ama sonrasında bu kitabını da bayağı iyi bir indirimde görüp aldım ve serinin ilk kitabı diye de ilk bu kitabını okumak istedim. Rahatlıkla söyleyebilirim ki, iyi ki almış ve okumuşum. Kitabı çok beğendim. Dingin bir şekilde, güzel bir tempoda, tatlı anılara eşlik
Selam!
Çok ama çok güzeldi! Kitabı o kadar beğendim ve sevdim ki, bitmeseydi, keşke dedim ama bitti. İlk kitap öyle çarpıcı bir yerde bitmişti ki, iki kitabın ilerleme sırasındaki farklılık, bu kitapla normale döndü ve her şey olması gerektiği gibi ortaya çıktı. Ve Lia, sonunda asıl gerçeğiyle buluştu. Ve yine her şeyin toz duman olması çok sürmedi ama neyse.
.
Adrian, bir adam bir kadını nasıl sevebilirse o kadar sevdi. Bunu kendine özgü bir şekilde gösterdi ama asla onu bırakmadı. Lia ise kendi çarpık kişiliğiyle yüzleşti ve bunu kabul etti. İlişki dinamikleri her daim değişse de, saklanan sırların ağırlığı kendini her gün gösterse de, birbirlerinden çok da uzağa gidemediler.
Adrian karakterinin değişmemesine bayıldım. Bazı kitaplarda kötü adamların olduğundan tamamen farklı kişiliğe evrilmesinden rahatsız oluyordum. Ama Adrian anca olabileceği kadar değişti ve bu, çok da iyidi, yeterli ve yerindeydi. Lia ise her zaman güçlü bir kadındı ama artık Adrian ile yan yana duracak kadar güçlendi ve ben de buna bayıldım. Kitap asla sıkmıyor ve son kitap olmasını getirisiyle gerçekler ortaya çıkıyor ve olaylar daha da kızışıyor. İkisinin ilişki dinamiği de her an değişirken, mükemmel bir okuma temposu oluşuyor. Anlaşılma, anlasma, kabul görme, kabullenme ve her şeye rağmen sevme... o kadar anlamlıydı ki...
Seriyi tavsiye ederim ama fazlasıyla yetişkin içerik olduğunu bilmelisiniz.
Selam!
Bu kitap, ilk kitaba nazaran daha iyidi. Mikhail'in daha önceden Bianca'yı seviyor olmasının duygusal olarak bize geçen kısmı için daha iyi olmuştu. İkisinin anlaşmaları ve sonrasında gelişen aşkları biraz daha gerçekçiydi.
Kitap, ilk kitabın sonunda Roman, İtalyanlarla anlaşma sağlaması gerektiğine ve bunun bir evlilikle olabileceğine dair ültimatom veriyor. Bu kitapta da ise bu sebeple evlenen Mikhail ile Bianca çiftinin hikâyesini okuyoruz.
Mikhail geçmişinde ruhen yara almış olmasının yanında, fiziken de birçok yaraya sahip olmasıyla korkulan, uzak durulan bir kişidir. Tabii yaptığı işin de bunda etkisi büyüktür. Ama Bianca'ya duyduğu sevgi, oldukça da derindir. Onunla evlendirilmiş olması adeta bir mucizeyken, Bianca'nın ona karşı iyi gelmesi daha da güzeldi. İkisinin birbirini tanıması, yaralarını birbirlerine açmaları gayet güzeldi. Arka planda mafya olaylarının döndüğü okunabilir bir kitaptı. Kitap, yetişkin içerik barındırıyor, ona göre okunmasını tavsiye ederim.
Merhaba!
Bu kitap konusunda öyle aman aman bir beklentim olmasa da, beklediğimden çok basit çıktı. Beğeneceğimi umsam da, öyle olmaması beni üzdü. Hele ki yazarının bu kadar tatlı geri dönüşleri olması ve benim kitabı pek sevememem... Kitap kısa olduğu için yazar, olayları, duygusal durumları daha kısa tutmuş ama bana kalırsa olmamış. Kitap için kötü diyemem ama okumasam da olurmuş. Aslında kurguya ana hatlarıyla baktığımızda bu tarz çok fazla kitap okuduğumuz için kötü bir konusu da yok ama anlatım çok sade kalmış. Kısa olmasının getirisiyle de yeterince iyi işlenmemiş de olabilir. Kitap, Rus mafyasını işliyor ve haliyle daha fazla karanlık yan bekliyoruz ama pek bu tarz bir durum görmüyoruz. Birazcık intikam tutkusu ve en sonunda bunun getirisini de görsek yine de beni tatmin etmedi. Roman ve Nina aşkı da bana pek geçmedi. Derinliği olmayan, hızlıca, olması gerektiği için olmuş gibi geldi. Kısacası pek benlik bir kitap değildi.
Rus mafyası olan Roman ile Nina, bir anlaşma doğrultusundan evleniyor. Nina'dan beklenen bazı şeyler var, bunları yaparken Roman de kendi iş dünyasını dengede tutmaya çalışıyor. Ama ikisininde duyguları dengesizleşiyor ve beklemedikleri şeyler yaşanıyor.
Selam!
Bu seri konusunda kendime şaşırıyorum. Evet, kitaplar her yeni kitapla birlikte iyiye gidiyor olsa da, benim normalde polisiyeden beklediğim şeyleri karşılamamasına nazaran okumaya devam ediyorum. Bu kitap ise iyiye giden kitaplar bakımından nasibini almamıştı. Karakter olarak Maeve yine daha iyidi, kendini ifade eden, artık bir şeyleri
