Günaydın. İnsan zihni ne tuhaf, öyle yaşandığına epey emin olduğumuz hatıralar aslında öyle değildir. Bir şeyler değişmiştir, hissederiz fakat bir yandan da eminiz işte. Yaralayan, kötü anılardır bunlar ekseriyetle. Bir kargaşa ki alıp götürür beynimizi, yüreğimizi. Schulman'ın başka bir romanında geçer: "Bazen travma yaşadığımızda zihnimiz, anılarımızı değiştirirdi. Benjamin bunun nedenini sordu, terapist de, 'Dayanmak için,' diye cevap verdi." Sebebi buymuş demek sevgili okur. Var olun.
Her insan başkalarında rastlanmayan özelliklerle, başkalarında rastlanmayan nişanlarla donatılmıştır; her birinin kendi erdemleri ve kendi kusurları vardır, her birinin bir 'büyük günahı' vardır öte yandan.
Günaydın. Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de terk edilen için de. Var olun.