Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yol Ayrımı

Bir kadının geç kalmış aşkı ne gök mavisi ne de gelincik kırmızıdır, yol kenarındaki banotu gibi azgındır.
Reklam
Pencere camına çarpan yağmur damlaları bu gece sizi sokağa çağırıyor. Hemen giyinin, dertlerinizin, sıkıntılarınızın üstüne kapıyı örtüp kendinizi sokağın karanlığına bırakın.
Babalık, kocalık, ev işleri, geçim derdi, sorun, şu, bu, aklınıza gelen gelmeyen bütün bağlarınızdan yalnız bir akşamcık kopuverin. Böylece başkalarının olmaktan kurtulup kendi kendinizin olun.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çünkü her Anadolu köylüsü, resminin yapılmasını hak ediyor. Bu karakter yüzlere insan bakmaya doyamıyor. Onları betimlemek olanaksız. Bu basit köylülerden Türklerin bugün de hâlâ efendi bir halk olduğu anlaşılıyor. Şu farkla, İstanbul'dakiler hariç.
Sayfa 339Kitabı okudu
Reklam
Zira Anadolulu önce vatanın ne olduğunu öğrenmeli. Yüz yıldan beri sayısız savaş meydanında, ne için olduğunu hiç bilmeden savaştı durdu.
Sayfa 265Kitabı okudu
Evet, şimdilerde sayıları arttı, çok arttı, nereye baksan onlar, velakin bu zamanın pezevengi bile sahte, nerde o eski pezevenkler... Şimdikiler onların eline su dökemez. Hey gidi hey, görmeliydin de inanmalıydın, ne adamlardı onlar! Bikez mesleğine âşık insanlardı, bu işi amatör ruhuyla, heyecanla yaparlardı. Evet, para da kazanırlardı, fakat fakir fukaranın da gönlünü hoş ederlerdi. Allah seni inandırsın evlat, bir ser pezevenk Masraf Paşa hazretleri vardı, adam zevk için, pir aşkına yapardı bu işi. Mesleğinde öyle erbap idi ki, iki hanelik bir köye gitse dahi, mesleğini icradan geri durmaz ve hergün işe başlamadan, zekatım olsun diyerek fukarayı gözetir, onların da gönüllerini hoş ederdi. Hey gidi hey, ne namlı pezevenkler vardı. Şimdi dolu, ama neye yarar, pezevenkliğin de namını batırdılar.
Seni pezevenklerin elinden kurtardım! :D
Ne buyurdunuz? Muhabbet tellalı mı dediniz? Yani pezevenk mi? Evet, bizim zamanımızın pezevenkleri bile bir başkaydı. Pezevenk diye ben işte onlara derim. Şimdikiler de pezevenk mi evladım?...
Bir zamanlar Horasan diye bir yer vardı. Adını Türk sultanlarından almıştı. Binbir çeşit madene sahipti. İklimi muhteşemdi. Zengin güzel ve bereketliydi. Bugün zulmün, kanın, acının adresi... Bir zamanlar, Atatürk o ülkeyi müttefik seçmişti. Sefirler, doktorlar, öğretmenler göndermişti. Uzak dağ köylerinde bile duvarlar Atatürk resimleriyle bezeliydi. Türkiye Cumhuriyeti onlar için örnekti... Cumhuriyetin ilk resmi misafiri o ülkedendi. Batı'ya karşı, Sadabad Paktı'nı kuran Gaza Paşa, pakta önce o ülkeyi davet etmişti. Afganistan'dan bahsediyorum... Yeni Dünya Düzeni'nin en büyük oyununa sahne olan Afganistan... Ne yazık ki daha başına gelecekler bitmedi. Son NATO zirvesinde de en çok ondan söz edildi. Obama "cihanda sulh" dedi ama Afganistan'a bombalar inmeye devam etti. "İslamla savaşmayacağız," diyen Amerikan yönetimi, NATO'nun başına bir İslam düşmanını getirdi.
Sayfa 113Kitabı okudu
Medeniyetler İttifakı için bakın Başbakan Erdoğan ne diyor: "Eğer barış gönüllüleri olarak bugün harekete geçersek, şer güçlerinin bozmaya çalıştığı barış düzenimizi kurtarmak mümkündür. BM'nin temsil ettiği küresel barış düzeni yıkılırsa bilelim ki, hiçbir ayırım olmaksızın hepimiz altında kalırız." Acaba burada Başbakan "Biz" derken' kimi kastediyor?... Şer güçlerinden ne anlamamızı istiyor?... Birleşmiş Milletler'in temsil ettiği küresel barış düzeni nedir? Gazze'deki, Irak'taki, Afganistan'daki barış düzeni mi? Medeniyetler İttifakı eşbaşkanı Erdoğan "Farklı din, kültür ve geleneğe mensup toplumları ortak evrensel değerler etrafında bir araya getirmeye yönelik" çalışmalardan söz ediyor...
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Tek Bir Kıbrıs!
Peki ya Kıbrıs'ta Amerika'yla çıkarlarımız örtüşüyor mu? Amerika ve tüm Batı dünyası tek bir Kıbrıs Cumhuriyeti istiyor. Adada yaşayan Türkler yok sayılıyor, yıllardır ambargo altında yaşıyor. Adanın hakimi Rumlar olarak ilan ediliyor. Kıbrıs Batı için çok önemli. Doğu Akdeniz'de yüzmeyen bir uçak gemisi, İsrail, Lübnan, Suriye'nin burnunun dibi. Ve bir Amerikan üssü için ideal bir mevzi. Obama, Kıbrıs Sorunu'nun Amerikan çıkarları doğrultusunda çözümünü istiyor. Kıbrıs tek elden yönetilecek, Türk askeri adadan çıkacak, KKTC kaderine terk edilecek. Bunlar Türkiye'nin çıkarlarıyla hiç örtüşmüyor!!
Sayfa 98 - Adadaki Rumlar sağolsun bu plana karşı çıktılar.Kitabı okudu
Her gün onlarca ileti posta kutuma düşüyor. Çoğu, halkı bilgilendirdiğim için teşekkür ediyor. İşime devam etmemi söylüyor. "Gençlere ışık tutmaya devam edin!" mealinde sözler var her birinde. Bunları çeşitli sohbetlerde bana söyleyenlerden bazıları, ekranda yer alan tüm tuzak programların en sıkı takipçisi çıkıveriyor. "Bu nasıl iş?" diye sorunca, "Bu ekmek kavgası sürüp giderken biraz da rahatlamak için... Ne yapalım, işte akşam oldu mu stresten kurtulmanın yolu..." gibi şeyler söylüyorlar. Bombardımanın kurbanları oluyorlar. Şöyle devam ediyorlar. "Kimin ne yemek yapıp nasıl azarlandığını izlemek, bol bol dedikodu dinlemek, hangi kutudan kaç para çıkacağını, kimin hayatının kurtulacağını izlemek ya da hangi emekli beyin nasıl bir mal varlığıyla evlilik yarışına girdiğiyle dalga geçmek biraz olsun beynimizdeki uğultuya son vermez mi?"
Elektrik, gaz, madenler, havayolları, telekomünikasyon, bankalar ve sigorta şirketleri satıldı. Küresel çete bunlara el koyarken bir tek şeye dikkat ediyordu. Ülkede olan biteni en çabuk görecek olan işçi sınıfı hareketsiz kalmalıydı. Sosyal devlet saldırı ve baskı altında olmalıydı ve bunun için bazı yöntemlere ihtiyaç vardı.
Memet'in eline 1957 senesinde tahliye edileceğini bildiren gün kâğıdının verilmesinden bir hafta sonra İstanbullu, tayıncı Sefer'e sordu; -Memet ne yapıyor Sefer? Kur'an okuyor mu? Kur'an ne beyim... Kur'an'ı kumara bastı. -Ne halt etti?. Kumarda yutuldu. Yatağı verdi, yorganı verdi, sonunda Kur'an'ı da verdi. İki liraya şeyh Yusuf a geri sattı. - Ne olacak şimdi? Müslümanlık elden gitti mi?
İşte. Kitabı önüne alıyor, yapraklarını çeviriyor. Hani sen şu kitabı çevirirsin -Sefer, Fransızca lügatı gösterdi-: İşte öyle çeviriyor. - Eee... E.. si yaprağı bir bir çevirirsen okumuş gibi sevabı varmış. -Kim söylemiş? - Şeyh Yusuf... -Kitabı da o satmıştır. - O sattı. Beş liraya... Sefer gittikten sonra İstanbullu bir cigara yaktı ve bir denbire Mehmet Akif ten bir mısra hatırladı: «<Din de kürkün aynı olmuş, ters çevirmiş giymişiz!>>
978 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.