Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ecem Sinemis ÜKE

Ecem Sinemis ÜKE
@Sinecemis
Kendi hikâyemden sıkıldıkça kitapların gölgesinde soluklanıyorum.
"At işler, er övünür, yayanın umudu olmaz"
Reklam
Sultan tımarlarını, savaşçı milleti, kılıç gücüyle kazanır. Tımara "Kılıç hakkı" denilmesi bundandır. Neye şaştın, avanak Kerim, tavuk yumurtası değil, demir yumurtası... Demirin özü... Süzülüp arınmışı, içinde toz toprak hiç kalmayacak ki, gerine gerine dövesin ve de suyunu veresin, zehir gibi... Kılı havaya at, altına tut, ikiye bölsün!.. Şam'da bulunur ki, Dımışkî kılıcı denilir! Ne mutludur ele geçiren yiğide...
Hey yoldaşlar, bugünleri başka günlere benzetmeyin! Ben de kılıç gezdirmekteyim! Beni iyi tanır savaş meydanları ama, bugün savaş günü değil! Eli ayağı tutmaz bebeleri, yaşlıları, sakatları düşünmek günüdür bu... Hesabı başkadır bugünün...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir ülkede düzen bozulursa, her şey bozulur.
Ne diyeyim, huzur tuhaf şey arkadaş, ancak kaybedecek bir şeyin kalmadığında gelip seni buluyor.
Reklam
Simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan. Müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım, Yıldızlı bir gecenin. Didem Madak
Bir kızı çuvala koyup duvara vurmayı anlatan neşeli türküler var, ne tuhaf değil mi? Kan içinde bir çuval, içinde ölü bir kız...
"Birçok şeyler gibi insanlar da kuyuya benzer. İçlerinde boğulabiliriz." A. H . Tanpınar
"Durmadan düşünüyorum, ne çok öldük yaşamak için." Onat Kutlar
Malumunuz, ölüler yokluklarıyla var olur, anılarla yaşar.
Reklam
"Ve her şey dönüştü işte, Kahverengi bir çarşambadan Sapsarı bir cumartesiye." Edip Cansever
Eskiden el yazması kitapların içine "ya hafız, ya kebikeç" ya­zılırmış. Bu duanın, kitabı haşarattan, nemden ya da yangın­dan koruduğuna inanılırmış. Ve yine rivayet olur ki bu yazı­nın mürekkebi böcekler için zehirli olan düğünçiçeği bitki­sinin suyundan yapılırmış. Özel bir mürekkeple yazılan bir tür muska yani: "koruyan, esirgeyen kebikeç" anlamında...
Sayfa 150Kitabı okudu
Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur.
Annem, babamın yanında namazını kılarken bir ara babamın sesinin çıkmadığını fark eder: "Selam verdim... Mevlüt, Mevlüt dedim. Cevap vermedi. Yanına vardım. El­lerini tuttum, soğuktu. Olsun dedim, her zaman soğuk olur zaten... Ama ağzını yummuş. Nefes de yok. O zaman anla­dım. Sonra senin mantı yediğin aklıma geldi. Bakıcı kızı ça­ğırdım kapıdan. Abine haber verme dedim. Mantısını yesin, sonra söylersiniz. O baba delisidir, koşar gelir, yemeği ya­rım kalır."
Dedemden öğrendiğim, "insan olmak" kendi mutlu oldu­ğun şeyleri yanındakilere de iletmektir. İnsan, kendinde ol­masını istediği herhangi bir şeyi bir başkası için de aynı şid­dette isteyebiliyorsa "insanım" diyebiliyor.
329 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.