Biliyorum, insanların birbirlerini sevecekleri, her birinin, bir başkasının karsisinda yıldız gibi parlayacağı bir zaman gelecek. Insanlar özgür, özgürlükleriyle yücelmis dolasacaklar yeryüzünde, herkes herkese kart açık yürekli olacak, kimsenin yüreğinde kiskançlık,çekememezlik olmayacak, herkes temiz yürekli, sevecen olacak. O zaman yasamak diye bir sey olmayacak, insanın insana hizmet etmesi, yucelmesi olacak; özgür insanlar için ulaşılamayacak büyüklük yoktur. O zaman gerçek için, özgürlük için, güzellik için yasanacak ve dünyayı yüreğiyle daha geniş kucaklayan, onu daha derinden sevenler en iyi insanlar olarak bilinecek, en özgür onlar yalayacak... En güzel onlar olacak. Böyle bir hayatta yücelecekler insanlar...
Aşk her şeyin üstesinden gelir," diye söz verdi Afrodit. "Helen ve Paris'e bak. Aralarına bir şey girmesine izin verdiler mi?" "Truva Savaşı'nı başlatıp binlerce insanı öldürmediler mi?" "Pfft. Konu o değil. Kalbinin sesini dinle.
“Kırılmış kanatlar, incinmiş kalpler, kaybolmuş ruhlar.. Söylesene Siyah Kuğu, sen buradasın diye mi yağmur yağıyor yoksa bulutlar da mı bize ağlıyor?”
Ve kan sızıyor, bir kuğunun dinmeyen uğultusundan.
Mumu üfleyip siyahıma karanlığını süren
tanıdık dudakları gözlüyorum şimdi; boğazından dökülen
her bir söz ayrı bir melodi.
Bir ilâhi.
Ya da ağıt.
Ayırt edemiyorum artık.
Gökyüzü aydınlık diye mi üzülüyorsunuz?
Teninizi yakan güneşe gülümseyin.
Çünkü karanlığın içindekileri bir kez gördüğünüzde,
bir daha asla eskisi gibi olamazsınız.