Murakami'nin bir kitabını daha okumak güzel. Yazarın, içinde doğa üstü olabilen, gerçekçiliğin ipinin ucunun kaçtığı, başka diyarlara dahi insanı götürebilen ve ama bu nasıl olabilir ki , diye düşündüren eserleri, ne olursa olsun, duyguların ince ince dokunduğu güzel eserler aslında. Olayları anlamasak, nasıl meydana geldiğini kavrayamasak ve onları gerçekçi bir şekilde algılayamasak da karakterlerin duygularını, açmazlarını anlıyor ve onlara kendimizi yakın hissediyoruz. Sputnik Sevgilim, Yaban Koyununun İzinde kitabındakini andıran, ama yanılmıyorsam oradakinden daha yalın, daha etkileyici duygularla örülü bir eser. Burada da, diğer eserlerinden hatırladığım o bir başka yer, bir başka mekân, gidilen tanık olunan, anlatılsa da kavrayamadığımız ama hislerin tercümesine aşina olduğumuz, bize yabancı gelmeyen bir duygu, bir edebiyat tadı var. Kitabın son bölümünün geri kalan bölümlerinden daha güzel olduğunu düşünüyorum, belki de Murakami'nin kaleminin daha duygusal olduğu bir bölüm burası, karakterlerimizin hikâyesi bir sona bağlanırken yazar belki de üzülerek veda ediyormuş gibi bir his hissettim...ya da ben veda ettiğim için hissettim böyle.
Sputnik Sevgilim'i bütün Murakami severlere öneriyorum.