Sude Çatal

Sude Çatal
@Sudecatal
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
İstanbul
55 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Ve kaçınılmazdı. Kişi, hayatta başkalarıyla girdiği ilişkilerin hepsinde bir moyen de vivre bulmak zorundadır. Seninle ilişkide insan ya her şeyi sana feda etmek ya da seni feda etmek zorundaydı. Başka seçenek yoktu. Sana beslediğim yersiz ama derin sevecenlik; huyundaki, yaradılışındaki kusurların bende uyandırdığı sonsuz acıma duygusu; dillere destan iyi yürekliliğim ve Keltlere özgü tembelliğim; bir sanatçı olarak kaba sahnelerden ve çirkin sözlerden iğrenmem; o sıralar en belirgin özelliğim olan, gücenikliğe katlanamamam; gözlerim aslında başka şeylere yöneldiğinden, bana bir anlık bir düşünce ya da ilgiden fazlasına layık olmayan, önemsiz ayrıntılar gibi gelen şeyler yüzünden, yaşamın acı ve yakışıksız bir hale geldiğini görmekten duyduğum hoşnutsuzluk; basit de görünse tüm bu nedenler, her zaman her şeyi sana feda etmeme yol açtı.
Sayfa 38
Reklam
İnsan evrenin de sevip acı çekebileceğini benimseseydi, uzlaşmış olurdu. Düşünce olguların değişken aynalarında hem bu olguları hem de kendi kendilerine tek bir ilkede özetleyebilecek ölümsüz bağlantılar bulabilseydi, bir düşünce mutluluğundan söz edilebilirdi, mutlular söyleni de bunun gülünç bir benzeri olurdu ancak.
Sayfa 35
“Yalnızlık asla sizi de kapsamaz; sizi daima dışarıda bırakır ve sadece çevrenizde yabancı birinin var olmasıyla mümkündür: Nerede ve kiminle olursanız olun, tamamıyla yok sayılmalı ve siz de etrafınızdakileri tamamıyla yok saymalısınız ki arzu ve duygunlarınız kaygı verici bir belirsizlik içinde yitik, havada öylece asılı kalabilsin ve kendinizi kanıtlama arzunuz tamamen ortadayken, bilincinizin içtenliği de yok olsun. Sadece kendisinin yaşadığı, sizinse var olduğuna dair en ufak bir iz veya sese rastlayamayacağınız bir yerdedir gerçek yalnızlık ve nitekim orada yabancı olan da sizsinizdir.”
Sayfa 19
Öyle ki insanın toplayıcı melekelerinin, akıl ( bağlayıp birleştiren düşüncelerin toplayıcısı, intellectus), gönül (sahiplenen duyguların toplayıcısı, animus), vicdan (bir yönelme yahut geri durma anında seslerin toplayıcısı, conscientia) artık insana hiçbir hayrı dokunmuyor. Dağılan tabiat olduğundan, tabiatın özü olan ölçü ve denge, adalet ve itidal ve bunların yansımaları olan sakınganlık ve sorumluluk, ar ve utanma insanın dünyasından çekilmektedir.
Sayfa 11
Bir yanda zenginleşen deneyim ve daha kesinleşmiş bir düşünce, bilimlerin daha keskin bir ayrımı, öte yanda devletlerin daha karmaşık çarkları, sınıfların ve işlerin daha sert bir farklılaşmasını gerekli kılmasıyla birlikte, insan doğasının iç birliği de koptu; mahvedici bir kavga onun uyumlu güçlerini ikiye böldü. …Bütünün yalnızca küçük bir parçasına ebedi olarak bağlanmış durumdaki insan da kendini parça olarak yetiştiriyor; … asla benliğinin ahengini geliştiremiyor ve doğasındaki insanlığı vurgulayacak yerde işinin, biliminin bir kopyası oluyor.
Sayfa 11
Reklam
18 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.