"Düşlerimin kaybolduğu, gülüşlerinin silindiği bir dönemde, aşkın o sihirli gücü tuttu ellerimden. Bir Asyalı'nın derin çekik gözleri şifa olurken titreyen kalbime, başkentin derin gri sokakları umut koktu yeniden."
"Seninle tanıştığımız ilk günlerde," diye söze başladım. "İkimizin de ilaca, ışığa, güneşe ihtiyacı vardı. Birbirimize sarıldık, güneşi tam ortamıza aldık. Birbirimizin ilacı olduk ve aynı ışıktan, güneşten faydalandık..." Sustum ve gözlerim hâlâ kapalıyken, devam ettim. "Sonraki zamanlarda aramızda gerçekleşen tüm o kötü olaylar sebebiyle birbirimizden uzaklaştık, yalnızlaştık. Işığa, güneşe ihtiyacım var... İlacımı bulmam, güneşimden faydalanmam gerek... Benim güneşe ihtiyacım var Kıvanç."
"Hislerimi anlatamıyorum " dedi.
"Onca kitap,
binlerce kelime okudum,
ama hiçbiri bana ait değil.
İçimde ne olup bittiğini bilmiyorum.
Dışarı yansıtamıyorum."
"Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan donup durmak, sonrada yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamakta mümkün mü?"