Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Süha Murat Kahraman

Süha Murat Kahraman
@SuhaMurat
Zeynep Demir Kahraman
Zeynep Demir Kahraman
ile evli, bir oğlan babası , tabiatsever, hayvansever, İstanbulsever, köysever,seyahatsever, sanatsever, şiirsever, kalem ile yolculuk yapmayı seven, ümitvar bir ilim talebesi...
Lisans,Hacettepe İİBF,Maliye(mezun) - Anadolu Üni. Açıköğretim Fak. Sosyoloji Bölümü (devam)
İstanbul
Çanakkale
2104 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
ZAMAN KOZASINDAN KUL OLARAK ÇIKMAK
Zaman insanın kozası. Ne oluyorsa dünlerde, yarınlarda oluyor. Günlerce, aylarca sürüyor. Yıllara yayılıyor, asırlarca devam devam ediyor. İnsan ölümle geçmişini, doğumla geleceğini kendine bağlıyor. Zamana kendinden bırakıyor. İnsan nicelik olarak bollaştığı, nitelik olarak ise her gün biraz daha yoksunlaştığı bir zamanda. İstiyoruz ve istediğimiz şeylerin bile isteye kölesi oluyoruz. İstememenin, ihtiyaç duymamanın hayatımızda açacağı özgürlükten mahrumuz. İçimiz hazlarla, zevklerle, hırslarla… dolu, dışa kapalı. Yalnızlığımızdan bilgelik değil, bir şey bilmezliğimiz okunuyor yaşamak denilen tekerrürün içinde. Kendimize sınır koymadan büyümeyi, olgunlaşmayı bekliyoruz. Kemalat dairesine giremeden sabırsız,şükürsüz göçüp gidiyoruz. Her şey görünür alanda her şey çok açık belki de o yüzden görülmüyor. Oysa insanın sadece mevcut tanımını reddettip, kendini yeniden tanımlaması gerekiyor. Kul olmak için tövbeyle kozasını yırtması gerekiyor. 7 Nisan 2024
Reklam
"Gözümü açtınız, belki de bugüne kadar benim düzen sandığım şey ruh karartıcı sıradanlıktan ibarettir. Kendimi başka bir yerde aramam gerektiğini hatırlattınız."
Sayfa 46 - Doğan KitapKitabı okuyor
Kalp Değirmeninin Suyu: Yolculuk
Yol refiksiz ne mümkün! Yoldaş bizi yolda tutan, ayaklarımıza güç veren, yüreğimize cesaret dokuyan, yorgunluğumuza sığınak olan, yolculuğumuza şahit olan, yolculuğuna şahit olduğumuz.Bize kendimizi gösteren ,zatında kendimizi bulduğumuz evimiz. Yolcuyuz ve önümüzde yolcularını bekleyen bir ahiret var. İnanmakla açılıyor önümüzde sırat-ı müstakim. Her bir müslümanın kalbindeki nur, aydınlık oluyor kervandakilere. Refik, kimi zaman, Hira'da ne yaşadığını anlamaya çalışan Resulullah'a "O seni asla utandırmaz" diyerek sekinet veren oluyor; hicret yolculuğunda,mağarada ikinin ikincisi, hicretin sıhhati için Resulullah'ın yatağına yatan oluyor, Resulullah'ın ahtini kördüğüm gibi koruduğu oluyor zaman içinde. Yolculukta hep biri oluyordu insanın yanında. Yolculukta, yolculukla doluyordu kalpler. Kalplerdi birbirini gören, birbirine şahit olan, zamanı, dünyayı aşan. Affetmek, sabretmek var, merhamet var yolumuzun üzerinde, şükür var. İnfak var elde ne varsa, vakfetmek var bir hayatı. Genişlik var darlık var ikisini beraber yönetmek var. Dalaleti hidayete, küfrü imana çevirmek var. Yeryüzünü sınırlara ayırmadan önce nefisleri sınırlamak var. Bencillikten, kibirden, hırslardan arınıp vahye teslim olmak var. Ruhu maddeye tutsaklıktan korumak , vahiyle buluşturmak var; dirilmek var… Görülmek var bu hayata, işitilmek, duyulmak, anlaşılmak var. Söz bırakmak var geriye bir ömürden. Ev olmak, şehir olmak var inananlara. Geriye bakıldığında "yaşadı" denilmek var. Hepimiz yolcuyuz bu yolda,hepimiz yol arkadaşı… (Bir İstanbul-Çanakkale yolculuğu sonrası, 06.04.2024)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dua: Bizi O'nun kapısına götüren yolculuk...
Ey dünyada dost ve düşman ayırt etmeden bütün mahlûkatı rızıklandıran Rahman, Ey âhirette, itaatkâr kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunacak Rahîm, Ey olmuş olanı, olmakta olanı ve gelecekte olacak şeyleri bilen, kendisine kâinatta hiçbir şey gizli kalmayan ve ilmi küçük-büyük, zâhir-bâtın her şeyi kuşatan Alîm, Ey her şeyi yerli yerinde yapan
Şimdi O'nun hangi nimetini inkar edebiliriz?
Yaratıldığını idrak etmekle başlıyor yolculuk. Kulluğumuzu fark ettikçe açılıyor önümüz.İnsan günlük siyasetten, ekonomi-politikten, başkalarının oluşturduğu gündemlerden uzaklaşmadan ne kendi hayatının nasıl yürüdüğünü görebiliyor ne de yıllarca olağan kabul ettiği sayısız olağanüstülüğü. O’nu andıkça arınıyor, arındıkça devam ediyordu yolculuk insan için. Her bir nimet ayrı ayrı hayrete vesile. Dünyaya getirilmiş olmamız bile ayrı bir nimet ayrı bir şükür vesilesi.Alışkanlıklarla örttüğümüz,sırf O’nun için yapılan ibadetlerle bulduğumuz anlamlı güzellikler bunlar. Sünnet anahtarı ile Kitabı açmanın, Kitaba sünnet-i seniyenin gösterdiği yerden bakmaya çalışmanın ödülü ruhun yaşadığı huzur. Yüzyıllar önce yaşanmış ve her müslümanın hayatına değmiş bir hayat Resulullah’ın hayatı.Ona rağmen sünnet her bir müslüman için özel,çok değerli. Ezberlenmiş davranışlar, sözler değil; bir sünnet kadar Peygambere yakın olmak duygusu,hissiyatı düşüncesi, heyecanı diri tutuyor inananın kalbini.İnsan o zaman doğumundan öncesine ölümünden sonrasına bakabilecek cesareti kendinde bulabiliyor. Kendisini ve geçmişini karşısına alabiliyor. Ümidini ve korkusunu sonsuza bağlayıp eminlik gafletinden kurtuluyor. İnsanlık Peygamberin izinden ayrılmakla intihar etmiş,anlıyor. Dirilişin yolunu görüyor. Olmak yolculuğu son nefese,son durağa kadar devam ediyor. 4 Mart 2024
Reklam
DÜŞÜNMEK-DÜŞMEDEN GÖREBİLMEK
Metanın asrındayız. İnsan dahi planların, hedeflerin, programların, vaadlerin üretimi. Her insanın bir şablonu, kalıbı, kabulü var. Niyet ettiğine yönelemiyor insan artık. İnsanın hicreti ne içine ne dışa, yapay zekanın dediğine. Hepimizin suni bir kimliği var, algoritması var, yapay bir kaderi var. Rasyoneliz biz her şeyi akla indirgemiş, aklın
İlim Müzesi Seyirciliğinden Kainat Kitabının Okuyuculuğuna
İyiliği emretmeli insan, iyiliğe uzak olsa da. Kötülükten sakındırmalı, kötülüğün içinde olsa da. İnsanı insan yapanın düşüncesi olduğunu unutmamalı. Tenkit için değil, başkası için değil, nefsini ıslah için okumalı. Zulmetmemek,zulme uğramamak için okumalı. Kardeşlerinin yanında olmak için,onlara sırt çevirmemek , kin tutmamak, onların ayıbını araştırmamak, onlar ile gereksiz rekabete girmemek için okumalı insan ki hırslarını, bencilliklerini, kıskançlıklarını, gururunu, kibrini dökebilsin nefsinden. Kardeşine kendisini gösterebilsin. Betondan, plastikten, ekrandan, bütün suniliklerden arındırılmış bir hayatın kapısını aralayabilsin insan. İnansın kendine, kardeşine. Güven versin. Güveni korusun eşinde, dostunda, komşusunda. Hiçkimseye güvenmeyenlerden uzak tutsun kalbini. Önce insanların arasından güvenin çalındığını, gerisinin hep sonra geldiğini bilsin. Bunların ilim olduğunu, hepsinin hayatın içinde aktığını bilsin. İlmi sergilendiği müzeden, laboratuvar ortamından çıkarsın. Sonsuzluğu ilim ile buluştursun. Kainatın sayfaları arasında kaybolsun,kainatın sayfaları arasında bulsun kendini insan. O'nun adına yaşanmamış bir hayatın aslında hiç yaşanmamış olduğunu anlasın. Hiç yaşanmamış bir hayatla ölüme gitmekten korksun. Ölümünü değil hayatını uzatsın. 03.04.2024
Dünya kadar sev ama dünyayı değil!
Dünya sevgisi bütün hataların başıydı insan için. O yüzden fakirlikten değil, dünyanın içimizde genişlemesinden korkmamız gerekiyordu. Dünya bir sevgili olamazdı kalbimize.Bize dünyanın sevgili görünmesi; eşyanın, evrenin, insanın bizden uzaklaşması demekti. Derinliğin yerini sığlığa, düşüncenin yerini hırsa,tutkulara terk etmesi demekti. Bereketle, kanaatle, iktisatla elde edecek zenginliğin kaybedilmesi demekti. Kalbimiz dünyaya meylederse kalplerimiz O'na olan inancını sürekli ve diri tutamazdı. Hesabı unutmaktı dünya sevgisi, hiç ölmeyecek gibi yaşamaktı. İçinde, kurulu bir düzenden yoksun olmaktı. Kısa vadede alınan lezzetin zamanla eleme, kedere ve hiddete yerini bırakmasıydı. An'ın, anlık yaşamaya dönüşmesi ile geçmiş ve gelecek dallarının zamanımızdan kopmasıydı. Dünya sevgisinden düzeni, intizamı, istikrarı görmeyen aklın tesadüflere, rastlantılara sığınmasıydı. Dünya sevgisinden oluyordu hep kendini yenememek. Susan vicdanların üstünde hep dünya sevgisi vardı. Birbirimizden çok sevdikçe dünyayı, aramıza girdi küskünlükler, kırgınlıklar, yalnızlıklar. Dünyayı sevdikçe azaldı birbirimize güvenimiz. Dünyayı sevmekten birbirimizi sevmeyi unuttuk. Ahireti unuttuk, cenneti,hesabı unuttuk, toprağı,unuttuk, ölümü… Oysa bir gölgelikti dünya biz ona aşık olduk. Sormuşlar kula dünyanın neresini seviyorsun diye,o da demiş ki: Cennete dönüş yolunu. 02.04.2024
Tercih meselesi
O'na uzak bir hayatın içerisinde özgür olmak mümkün değil. Özgürlüğü; iradi seçimlerin,davranışların serbestçe ortaya konması olarak kabul ediyorsak, özgürlüğün "öz" ile ilişkisini reddetmiyorsak,bunun, ancak O'nun istediği bir dünyada ve insan ile gerçekleşeceğini kabul etmek zorundayız. Biz birey olamadık,Batı da kul.
Bilmenin Ağırlığı Bilmemenin Hafifliği
"Gidecek misin?" "Nereye?" "Saklıkuyu denen yere." "Bilmiyorum, henüz düşünmedim." "Hiçbir şeyi bilmiyorsun değil mi Orhan? İnsan bilmeyince daha mutlu oluyor belki de. Düşünüp keyfini kaçırmaktansa bilmemek daha iyi. Fakülte işlerini ne yapacaksın Orhan? Bilmiyorum anne. Hayatını bir düzene sokacak mısın Orhan? Bilmiyorum anne. Beklediğin bir şey var mı Orhan? Bilmiyorum. Saklıkuyu neresi Orhan? Bilmiyorum. Rahmetli baban olsaydı o bilirdi. Senin için de, benim için de, abin için de çırpınır, gerekirse bir şeyleri feda eder ve bilmesi gerekeni muhakkak bilirdi. Ama o gidince, biz bilmediğimizle kaldık..."
Sayfa 33 - Doğan KitapKitabı okuyor
Reklam
"...Baştan aşağı değersizlik hissiyle doluydum. Tutkulu bir aşk ile bağlı olduğum bir kadın, bir fikir ya da bir hayal yoktu hayatımda; anlamsızlığın boş, soluk gri duvarları arasında serseri tavırlarla, kaçaklara özgü bir ürkeklik ile, bitkinlik içinde dolanıyordum..."
Sayfa 30 - Doğan KitapKitabı okuyor
Kadir Gecesi:Kur'an'ın İpine Tutunma Fırsatı
Bugün ruhumuzun zikrini işitebiliyorsak, sesini duyabiliyorsak,bu, oruç ayının bereketi. Orucun ramazan ayında nefse,maddeye karşı taaruza geçmesiyle biz kendimize ulaşabiliyoruz. İslamı yeniden kuşanıyoruz, ebedi bir kimliğe bürünüyoruz. Ezel ile ebed arasında zamanı işleyen,dokuyan bir kul oluyoruz. Sorumluluklarımızı yeniden hatırlıyoruz, sınırlarımızın bilincinde oluyoruz. Fakirliğin veya bir hastalığın dahi O’nu bilmeye, anlamaya, imanımızı korumaya vesile olabileceğini kabul ediyoruz. Zenginlik veya sağlıkta dahi gaflete düşebileceğimizi biliyoruz. Zamana,imkanlara,kulun durumuna göre O’nun bizi koruduğuna iman ediyoruz.Bilmediğimizi, bilemeyeceğimizi biliyoruz. Kitaba sarılıyoruz.”Ne”liğimizi, niçin ve nasıl olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi öğreniyoruz.Bunun şükrünü etmek istiyoruz. Oruç ayı, Kur’an’ı meşale yapıp , sahurlarla, iftarlarla, teravihlerle bizi son on güne getirdi. Bize de Kadir Gecesi’ni aramak kaldı. Dünya kuyusundan, hayatından çıkmak için Kur’an’ın ipine sımsıkı sarılmak kaldı. Tek çift demeden,Ramazan’nın son on gününü Kadir Gecesi’ne erişmiş gibi geçirmek duasıyla…. 29.03.2024
Süha Murat Kahraman tekrar paylaştı.
Olgun VERİM yazdı "Kelimesiz Kaldım"
Sözüme dönmeye sözüm Kurtlanmış ettiğim yemin Dişlerimde kardeş etin Kelimesiz kaldım. nedametdergisi.com/2024/03/28/keli...
13,5bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.