Erkekler önce bu kadınların kolunu kanadını kırar, onları bir daha kendi başlarına uçamayacaklarına öyle inandırırlar ki, sonradan bir daha hiç yalnız uçamayacaklarını sanan o kadınlar bir ilişkiyi bitirmekten hep çok korkarlar.
İnsan aşağılandıkça hayata bakışı zamanla çok değişir. Kendine güveni hızla yok olurken bu hale gelmesinin nedenlerini kendinde aramaya başlar. Kim bilir bilmediği ne kusurları, ne eksikleri, ne günahları vardır ki hayat onu iyi şeylere layık görmemiştir
Hayatımı mahvettim. Üstelik bunu yaparken aklım başımdaydı. Hayatımı bile bile mahvetmemin tek bir sebebi vardı: Aşıktım ve dünyanın geri kalanının gözümde zerrece değeri yoktu.
İnsanın zihinsel durumu ile bağışıklığı arasında ne kadar sıkı bir bağ olduğunu bilenler, ani umut ve cesaret kaybının ölümcül bir etkisi olabileceğini kavrayabilirler.
Tutsakların çoğu bir tür aşağılık kompleksinden muzdaripti. Biz hepimiz, bir zamanlar " Birisiydik" Veya kendimizi öyle sanıyorduk. Şimdi ise bize tamamen hiçmişiz gibi davranılıyordu.
Bir insanın tek karşılığı numaraydı. Ölü ya da diri olması önemli değildi. Numaranın yaşamı tamamen konu dışıydı. Numaranın arkasındakiler çok daha önemsizdi. Bir insanın kaderi geçmişi, ismi...
Sevgi fiziksel bir varlık olarak, sevilen kişiden çok daha öteye gidiyordu. En derin anlamını tinsel varlıkta, iç benlikte buluyordu. Onun gerçekten var olup olmadığı, yaşayıp yaşamadığı önemini bir ölçüde yitiriyordu.
Her insanın kendisine öfkelenme, kendisiyle kavga etme ve kaybetme hakkı vardır. Yoldan çıkmış günahkâr bir dervişim ben. Kefaret niyetine bir umutsuzluğa tutundum : Seni seviyorum.