“Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”
Daha iyisini yapabilrim ya da bundan daha iyisini hak ediyorum ve hiç bir zaman geç değil neresinden tutarsan ve ne kadar yapabilirsen fark etmez. Sen yeter ki bir adım at. Kazandığın şey minicik bir şey olsa farklı hissedeceksin.
Hayatın hiçbir alanı, olumsuzluktan arındıkça daha iyi olmaz. Tam tersine olumluluğa sürekli maruz kalmak, ruhu tembelleştirir. Tecrübe denen şeyi edinemez insan. İşe yarar boşluklar açar gibi bazı pürüz ve kusurlara yer açmalı hayatta, ki ruh ve karakter gelişsin.
Kendi yolumuzu aramıyoruz, herkesin gittiği yollara kapılıp gidiyoruz. Kendi sözümüzü aramıyoruz, herkesin konuştuğu dilden konuşuyoruz. Kendi anlamımızı bulmaya çalışmıyoruz. Yaşarken üstümüze atılan ölü toprağını silkinip üstümüzden atamıyoruz
İbn Arabî, sevgiyi “sevilenin yokluğu” ile açıklıyor. Sevilen insana kavuşulsa bile onun yokluğu devam edermiş. Kavuşma tek bir ândan ibaret değil, süregiden çok uzun bir vakitmiş. Vuslat, sevilenin yanıbaşında, onun varlığı içindeyken aslında yokluğuyla dolmakmış