Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Süveyda

113 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İnsan hayatı bu kadar değersiz olmamalı!
“Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir.. gider gelirdi…” İki kısımdan oluşan kitap, eski bir askerin bir gece yarısı tutuklanıp hayalet vagona bindirilerek, işlemediği bir suçu itiraf etmesi için ona işkence yapılması ile başlıyor. Suçu; Sovyetlere karşı gelerek örgütlenmek. Ama asıl suçu, Cengizhan’a dair yazdığı hikaye. İkinci kısımda bu hikayeyi anlatmış yazar. Cengizhan’a bir bulut neden küser? Otoritesini sağlamlaştırmak adına, hiç acımadan ölüm emri verdiği yeni doğmuş bir bebeğin anne babasını katlettiği için elbet. Vicdanı olmadığından değil. Egosu vicdanından üstün olduğundan. Yazık. Ne küçük insanlar, egosuna yenik düşenler. Bir çırpıda bitecek, bittiğinde derin izler bırakacak bir eser. Kitabı üç cümlede özetleyerek şöyle demiş Aytmatov; “Bazıları insan hayatının önemli olduğunu sanıyorlardı.. ne laf ya! Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır. Yakılacak insan olmazsa soba söner.”
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen BulutCengiz Aytmatov · Ötüken · 201415,7bin okunma
Reklam
56 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Dünyaya bir not ; Savaş merakınızdan da, güç gösterilerinizden de, bitmek bilmeyen hırsınızdan, gözünüzün dönmüşlüğünden, insan hayatını bu kadar kolayca hiçe sayabilmenizden, aptalca oyunlarınızla halkınızın canını hiç düşünmeden ortaya koyuşunuzdan, ölülerden yalnızca sayıymış gibi bahsetmenizden nefret ettik. Etmeye de devam edeceğiz, nefes aldığımız sürece. “Çünkü itiraz etmeyen karşı koymayan herkes suç ortağıdır!” Sizin saçma savaşınızla sevdiklerimizin canına kastetmenize izin vermeyeceğiz!
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,8bin okunma
158 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Belki kalem alacak param olmasaydı daha içten yazabilirdim bu yazıyı. Siz de okurken halime daha bir acırdınız. Lakin her şeyin elimizin altında oluşundan mıdır bilinmez, okunma değeri tartışılır art arda dizdiğimiz cümlelerin, sayfaların. Ander Tangen’i kıskandığımdandır belki de, kendine duyduğu saygıya özendiğimdendir; ekmek alacak üç kuruşum olmasa, daha bir onurlu yaşardım diye düşünmekten kendimi alamayışım. “Başkalarından daha namuslu yaşamaya mecbur muydum sanki, sözleşmem mi vardı benim?” derken kahramanımız, içimde oluşan merak duygusuna yenik düşüyorum. Neden bir kuru ekmek çalıp hapse girmedi de bedava bakılmayı tercih etmedi? Sefiller Jan Valjan’la kıyaslıyorum işin içinden çıkamıyorum. Gururuna yediremedi besbelli, onuruna leke sürmeyi adına yakıştıramadı. Açlığı bu denli varoluşunun bir parçası olarak kabul eden bir adamın yerine kendimi koyma cesaretini de gücünü de benliğimde bulamıyorum. Aç olmayı bıraksa kendini tanıyamayacak, karnı azcık doyar gibi olsa özünden uzaklaşıverecekmiş gibi hisseden birine nasıl empati yapılır hiç bilmiyorum. Her şeyin elimizin altında oluşundan belli ki, kalemi kağıda sürüp de 10 kron değerinde güzel bir makale yazamıyorum. Açlığın kıymetini hiç birimiz Ander Tangen kadar bilemeyeceğiz, bak işte bunu çok iyi biliyorum.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
331 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Derler ki ‘yalnız vadesi dolanlar ölür başkası değil’. Peki ya içimizdeki insanlık? Yaşayışımız bir hayvandan farksızsa; ahlaktan, yasadan, nizamdan nasibimiz kalmamışsa ölmüş sayılmaz mıyız en azından yarı yarıya? Oysa yarı yarıya yaşıyor sayılırız böyle bir durumda. Karmaşa, açlık, sefalet, pislik.. İnsan demeye bin şahit bedenler, cesetler,
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,8bin okunma
60 syf.
7/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Arıyoruz bilinmeyen adamızı hayatımız boyunca. Kendimizi arıyoruz. Bakacak yer kalmayana dek, ruhumuzu delik deşik ederek arıyoruz.. Oysa aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır, denmiş.. Tamamlanmak bazen aradığını başkasında bulmak demekse bir ada aramak için çıkan adam bir kadın bulduğunda tamamlanabilir hem tamamlayabilir. Eksiksiz...
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Bilinmeyen Adanın ÖyküsüJosé Saramago · Kırmızıkedi Yayınevi · 200923,2bin okunma
Reklam
432 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Neysen o, ol! Nietzsche’yle Dr. Breuer’un yollarının tesadüfi olmayan bir şekilde kesişmesiyle başlayan roman, entelektüel zekaların karşılıklı savaşına dönüşüyor ilk yarıda. Yazarın bir satranç oyununa benzettiği bu beyin fırtınaları, çatışmalar; okurken muhteşem zevk veren felsefi yaklaşımlarla kendi hayatını derinlemesine düşünmeye zorluyor insanı. Kitabın sonlarına doğru yazarın inşa ettigi o duygu yoğunluğu öyle bir zirveye varıyor ki gizlenmiş bastırılmış düşünceler karşılıklı ortaya döküldüğünde kendini son hızla uçurumdan aşağı yuvarlanan bir trenden atlarken buluyor insan. Kurtuldu mu yoksa kaçınılmaz son onu buldu mu? Amorfatiyi eserlerinde sıklıkla savunan Nietzsche insanın mutlu bir hayat yaşayabilmesini, kişinin kaderini sevmesine onu elinde tuttuğuna inanmasına bağlıyor. Romanda da kaderin mi bizim üzerimizde bizim mi kaderin üzerinde etkili olduğumuz konusuna sıkça değiniliyor. Uzun lafın kısası: Yaşasın yalnızlık, yaşasın yalnızlıktan doğan entelektüel sancılar, yaşasın bu sancıları tüm dünyayla paylaşabilme yeteneğine ve cesaretine sahip olanlar!
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,2bin okunma