Oysa bu adam ne bir hırsız, ne bir arsız, ne saldırgan ne de bir katil idi. Aksine, savaşmış, yaralanmış, tutsak olmuş, karısını ve çocuklarını sevmekten başka, varoluşunun özü olan bu sevgiden başka, kimseye zararı dokunmamış, saygılı ve saygıdeğer bir insandı. Ama onların aradıkları da işte böyle, hiçbir partiye yazılmamış, bundan dolayı da hirbir şeye yemim etmemiş böyle bir adamdı ve bu adamı tıkmaları gerekiyordu hücreye. İşçi sınıfının mutluluğu için öylesi feda edilmeliydi.
"Geride bırakamayacağımız ne bir insan var aslında ne de bir mekan," diye tekrarladı Vivekananda. "Bir gün, Bay Tesla, kendinizi dahi geride bırakacaksınız."
"Kendine inanmayan insan, ateisttir." Küçük, hokka burunlu hoca gülümsedi. "İnanç, içimizdeki ilahi varlığa hitap eder. Kendine inancını yitiren insan ölmüştür."
"çocuk olmayı daha yeni öğrenmişken, şimdi genç bir adam oluyorsun. Genç bir adam olmanın ne anlama geldiğini öğrendiğindeyse olgunlaşacak ve işte o zaman anlayacaksın daima hayatın acemisi olduğumuzu."
Zengin olmaktansa zengin insanları yönetmeyi tercih ederim. Çünkü herkes keder içinde inlerken kendisi zengin ve keyifli olan biri kral değil, ancak zindan bekçisidir.
Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerini taşıyorsa ondan yıldırımlar doğar, kahramanlar çıkar. Eğer halk kitlesi nemli bir buhar yığınından ibaretse, hiçbir güç ondan yıldırım çıkartamaz.