"Bilemezlerdi benim geleceğimi.Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim!Dünyaya en az değeri veren insan.Onlar normal bir çocuk istediler,eğitim görüp,meslek sahibi olacak,gururlanacakları.Ama ben geldim.Bilemezlerdi bir canavarı büyüttüklerini.Onların suçu değil.Ve benim onlara acı çektirmem vicdanen yasal değil.İşte bu yüzden sadece onları düşündüm.Başka kimseyi değil.Ölmelerini aezuladım.Benim dönüştüğüm adamı görüp üzülmemeleri için.Ailemin evindeki yatak uyuyabildiğim nadir yerlerden biriydi.Ama ben kan kustum oraya.Bilemezlerdi.Annem bilemezdi dünyanın sonunu doğurduğunu."
Kalemiyle ilk defa bu kitapla tanıştığım Hakan Günday'ın üslubunun çok etkileyici olduğunu.fakat çoğu kişi gibi kitabın başları beni içine almadı zorla devam ettiğim söylenebilir fakat daha sonradan kitap öyle bir hal aldıki hiç bitmesin istedim.Bir tarafta Kinyas... bir tarafta Kayra... hangi tarafa dönsem acı,nefret,pişmanlık,ölüm,dostluk,yaşanmışlıklar,ve yaşanamayan şeyler...
"Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım.Her yere aitmiş gibi davranırlar."
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,8bin okunma
"Belki mucizelere inanmak hasta ruhların en iyi ilacıdır;ama mucizelere kanmak kimi zaman ölümcül bir hastalıktır."
Beş sevim apartmanı'nda birbirinden farklı beş tuhaf insanın hikayesi yer almakta. Her gün sırası hiç şaşmadan bu beş kişi günün belirli aralıklarında pencerenin önüne çıkar, bakışlarını ayırmadan İstanbul boğazını seyreder ve içeri girip o gün bir daha pencere önünde gözükmezlerdi.
Doktor Samimi'nin katılmasıyla bu tuhaf apartmanın barındırdığı hikaye sayısı altı oluyor. Tabi Doktor Samimi'nin amacı biraz farklı. Bu apartmandaki insanların da kendisi gibi cinler tarafından ele geçirildiğini düşünüyor. Bu doğaüstü varlıklara yenilmeyi kabul etmeyince de Beş Sevim Apartmanı'nda yaşayan bu insanların geçmişlerinde yatan gerçekleri öğrenip kendini kurtarmanın peşine düşüyor. Kitabı nasıl bitirdiğimi bilmiyorum. Fazlasıyla akıcı ve ilgi çekiciydi. Kitapta bu beş karakterin önce yaşadıklarını sandıkları hayatın anlatıldığı bir hikaye,daha sonra ise gerçeklerin anlatıldığı başka bir hikaye vardı. Yazar öyle bir anlatmıştı ki en baştakini okuduktan sonra ikincisinin gerçek olduğuna inanasınız gelmiyordu. Bu apartmanın geçmişini ve içinde yaşayan insanların iç dünyasını okumak çok farklı,bir o kadar da hayranlık vericiydi. Mine Söğütün kitaplarını okumak çok hoşuma gidiyor Beş Sevim Apartmanı da fazlasıyla sevdiğim bir kitap oldu kesinlikle okumalısınız.
Hiç istemedim, hiçbir zaman olduğumdan başka olmak istemedim. Neye sahipsem hepsini çok sevdim. Seksen yıldır kendimi çok sevdim. Gözlerimi, gözlerimin gördüğü her şeyi, kulaklarımı,kulaklarımın duyduğu her sesi, yüreğimi, yüreğimin hissettiği her duyguyu,ellerimi,ellerimin yaptığı her işi, ayaklarımı, ayaklarımın götürdüğü her yeri,hatta insanların içine bir iğne gibi saplanan, şu incecik,tiz sesimi bile,sorgusuz sualsiz sevdim; ben kendimi sevdim. Sadece kendimi...
Kapağından da anlayacağınız üzere stepford kadınları durmadan çalışır. Hemde hiç durmadan. Kocaları için çalışır,çocukları için çalışır,sürekli yemek yapar,evi temizler,yerleri siler cilalar, kocalarına hizmet eder,onlara güzel görünmek için daima bakımlıdırlar,giyinip kuşanırlar. Asla kendilerine ayıracak vakitleri yoktur. Çünkü işleri başlarından aşkındır. Stepford' a taşınan kadınlar normalken dört ay sonra tam da yukarıda yazdığım gibi oluyorlar. Bunun asla normal olmadığını düşünen Joanna ise stepford' a yeni taşınan kadınlardan biri ve ileride kendinin de aynı bu şekilde olacağından korkuyor. Kadınlar kulübü kurmaya çalışıyor ama bütün kadınlar o kadar meşgul ki asla bu kulüp için vakitleri yok. Fakat bu stepford kadınlarının kocaları her akşam erkekler kulübünde toplanıyor. İstedikleri gibi takılıyorlar.
Çok güzel ve sürükleyici bir kitaptı sadece daha farklı bir son bekliyodum hiç beklediğim gibi bir son olmadı. Her kadının okuması gereken bir kitap
Şaşkınlıkla,üzülerek ve ben nasıl bir dünyada yaşıyorum diyerek okuduğum harika bir kitaptı.Kız çocuklarının daha beş yaşındayken diri diri klitorisinin kesildiği, iç ve dış dudaklarının sadece idrar ve adet kanı çıkışı için kibrit ucu kadar genişlikte delik bırakılarak dikildiği bir gelenek..KADIN SÜNNETİ.
Bu geleneğin yapılma sebebi, kadınların cinsel birliktelik esnasında zevk almasını engellemek ve evlenene kadar bakire kalmalarını sağlamak.
Ayrıca bu işlem yapıldıktan sonra kız çocuğunun bacakları birbirine bağlanıp ormanda iki hafta tek başına bırakılır. Bunun sebebi de yaranın iyileşme sürecinde attığı çığlıklar kabileyi rahatsız etmesin diye..
Ne kadar acı bir durum.. böyle bir şey gerçekten olabilirmi diye şok geçirdim.
Somali’de bir kabile yaşamı süren Waris küçükken diri diri sünnet ediliyor. Bu işlem sonrası kan kaybından ya da acıdan, sonrasında yaranın iyileşememesinden, enfeksiyondan vs ölen kız çocuğu o kadar çok ki…
Waris bu durumdan sağ kurtuluyor.. 13 yaşına geldiğinde ise dedesi yaşında bir adamla evlendirilecekken arkasına bakmadan kaçıyor kabilesinden. Çölü aşıyor ve belli bir yaşa gelene kadar biraz o akrabasının yanında biraz bu akrabasının yanında çalışarak vakit geçiriyor.
Bunca zorluk içinde Waris’in asla pes etmemesi, hayallerini gerçekleştirmek uğruna önüne çıkan her engeli aşması o kadar yüreğime dokundu ki…Mutlaka okumanız gereken kitaplardan biri. Waris Dirie’nin gerçek yaşam öyküsü olması da ayrıca etkileyici..
Çöl ÇiçeğiWaris Dirie · Bilge Kültür Sanat · 20022,838 okunma