Kitabı en iyi özetleyen cümleler yine kitabın içinden. “Bu kitap aynı zamanda Sakarya Meydan Muharebesi’ni, hatta Milli Mücadele’ nin tamamını önemsizleştirme gayretindeki günümüz Ali Kemal’lerine sahadan, gerçek delillerle verilen cevaptır. Bu kitabın bir amacı da Ankara’nın sanıldığı gibi sarı/gri bir bozkırdan ibaret olmadığını, dikkatli bakıldığında toprağının kan kırmızısı gelinciklerle kaplı olduğunu anlatmaktadır. Yüz yıllarca sulanmasa da daima açacak olan gelinciklerle....”
Bu kitap, ekonomi alanında eğitim almamış lakin bu konulara merakı olan kimselerin anlaması için gayet sade ve akıcı bir üslupla yazılmış. Olaylara genel bir bakış açışı kazanmak için ideal bir başvuru kitabı niteliğinde.
Bu kitapla ilk defa bir büyükelçi hatıratı okudum. Emekliliğinden önce bir kurt diplomatın ilişkilerin kötü olduğu bir ülkeyle ilişkileri nasıl düzelttiğini, Balkanlar ve Sırbistan hakkında merak edilenler, hariciyenin nasıl yozlaşmaya başladığı hakkında merakı olanları bir solukta okuyacağı diploması sanatının inceliklerinin anlatıldığı bir kitap.
Ekran bağımlılığının bu kadar arttığı bir dönemde, insanların kitaplardan uzaklaştığını gördükçe endişelenmekte haklı çıkarabilecek bir kitap. Kitapsızlığın verdiği o derin boşluğu düşününce insan ürpermiyor değil.
Hayatımda bir kaç kitapta okurken zorlanmış, bitsin diye uğraşmışımdır.Bu kitapta o listeye girdi. Bu arada bu yazıyı bitime 200 sayfa kala yazıyorum.Bugüne kadar hiç Eco kitabı okumamıştım. Bir hevesle aldım. Kitabın polisiye olması ilgimi bir kat daha arttırmıştı. Fakat kitap beni resmen boğdu. Bolca latince cümlelerde üstüne kaymağı oldu. Bazı kitaplarda acaba ben mi kitabın ruhuna erişemiyorum düşüncesi oluşur. Bu kitapta da oldu. Nerdeyse roman okumaya tövbe edecek seviyeye geldim.