Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zehra

Zehra
@Zehronomi
Biology
15 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bu eşini bulmaya çalışma-sınama, deneme-yanılma oyununda çok fazla acı var. Ve ansızın bunun bir oyun olduğunu unuttuğunu fark ediyorsun ve gözyaşları içinde her şeyden vazgeçiyorsun. Eğer düşünmeseydim, çok daha mutlu olurdum; eğer cinsel organa sahip olmasaydım, mütemadiyen gergin hislerin eşiğinde, dokunsan ağlayacak halde olmazdım.
Reklam
Seni yüreğimden koparıp attım çünkü gelip geçici bir gönül eğlencesi olmaya katlanamazdım. Bedenimi ellerine teslim etmeden önce, fikirlerimi, zihnimi, hayallerimi teslim edebilmeliyim. Oysa senin bunlardan hiçbirini alacağın yok.
Bir ümit hissinin içimi doldurduğu zamanlar olur, sanki orada, zihnimin dış yüzeyinin altında, anlaşılmayı bekleyen bir şeyler varmış gibi. Hani bir isim tam dilinizin ucuna gelir de bir türlü söyleyemezsiniz, işte bu da o aynı kışkırtıcı his. İnsanları düşündüğümde hissederim bunu, bir yirmilik diş çekilirken insanın aklına geliveren evrime dair izlerde, artık o alıştığı şekilde posalı şeyler yemesi gerekmeyen çene kemiklerinin daralmasında; insan vücudundaki tüylerin dökülüp giderek azalmasında; insan gözünün yirminci yüzyılın iyi baskılı, süratli, renkli devinimine ayak uydurmasında... Muğlak ve bulanık, türümüzün uzatmalı ergenlik çağını; doğum, evlilik ve ölüm törenlerini; modern çağlara ayak uyduran bütün o ilkel, barbar ayinleri gözümün önüne getirdiğimde içime bu his doğar. Hani neredeyse, yabani saflığın en iyisi olduğunu düşünürüm, nedensizce. Ah, orada beni bekleyen bir şeyler var. Belki bir gün ansızın bir aydınlanma yaşarım ve bu acayip gülünç şakanın öte yanını görürüm. İşte o zaman ben de gülerim. İşte o zaman hayatın ne olduğunu anlarım.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neyse geçelim bunları, bunlar benim anlayamadığım şeyler. Belki mektupla da anlatılamaz, karşılıklı oturup konuşmak gerekir bunları.. Geçelim diyorum ya, mektupla geçebiliyorum, yoksa bir an bile aklımdan çıkmıyor.
"... Benden belki nefret bile ediyorsun! Sana demin vücudumun güzel taraflarını gösterirken beni seviyordun. Fakat, ne vakit ki hayatımın çirkin taraflarını göstermeye başladım; benden tiksindin. Gençken ve güzelken vücudu soymak iyi olabilir, fakat hiçbir yaşta ruhu soymaya gelmez, ve herkes önünde, hatta kendi önümüzde bile daima giyimli durmalıdır."
Reklam
Gittikçe görüyor ve anlıyordu ki, ne "Benim sevincim" ne "Benim elemim" dediği şeyler ona kendi kalbinden gelen şeyler değildir; kendi kalbi bir boş kadehtir ki, binlerce eller, onu bin kere doldurup, bin kere boşaltıyor; bir koğuşta yüzlerce kişiyle yatıp kalkmak, bir karavanada yüzlerce kişiyle yiyip içmek ve bir tabur içinde saatlerce yürümek ona hakiki şahsiyetini öğretti. Ve bir ferdin başlı başına bir keyfiyet olmayıp, bir kemiyet içinde bir adet olduğunu hissetti.
Bu genç, yığınlarla yaşamaya başladığı günden beri milletlerin hayatını, bahtını, kendi hayatından, kendi ruhundan ve kendi bahtından bin kat daha ziyade tetkike şayan bulmaktadır.
"Yalnız büyümek değil, ihtiyarladım bile, Seniha Abla" dedi. Siz çok gezdiniz, çok gördünüz. Fakat ben çok düşündüm, çok hissettim. O kadar ki, bütün fikirler, bütün hisler bana şimdi yavan geliyor. Siz bu bezginliğe vasıl oldunuz mu? Nerede? Her tarafınızdan arzu, emel, gençlik fışkırıyor, şimdi 'haydi' deseler bir seneden beri yaptığınız seyehatları aynı iştiha ile tekrar edebileceksiniz. Fakat, ben düşündüklerimi tekrar düşünmek, hissettiklerimi tekrar hissetmek istemeyeceğim. Seniha Abla, bizi pişiren ıstıraptır; gezip görmek değildir. Sizden evvel kaç kişi Avrupa'ya gitti geldi. Bunların bazılarının kıyafetlerinde epeyce değişiklik gördüm. Fakat ruhlarında ne değişti; bilmiyorum. Bunlar oradan bize, başlarında bir acayip sarhoşluk ve gözlerinde safiye bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla siz de bunlardan biri misiniz? "
Bu yirminci sene, yirminci sonbahardı. Genç kız: "Ben de, ben de bu bahçe gibi çürüyeceğim;" dedi; "günün birinde farkına varmaksızın ben de ansızın bir tabaka kuru yaprak yığını altında görünmez olacağım! Bir gün, mevsim ne çabuk geçti der gibi gençliğim de çabuk geçti, gitti diyeceğim! Ve her şey olup bitecek! Evet! Her şey oluo bitecek, fakat bu bahçe, kim bilir daha kaç defa dirilecek, kaç defa gençleşip pişecek, serilip serpilecek! "
Neden benim de zengin kocam olmasın? mxxjjxjxxjcicmco
Genç kız, gittikçe iltihaplanan bir ruh ile kendi kendine: "Zengin kocası var, zengin kocası var. Asıl mesele bunda" diyordu. Niçin kendisinin de bir zengin kocası yoktu, bundan sonra olması da acaba ihtimal haricinde miydi?
Reklam
Bu yüzden Abde, dünyanın bir parçası olmamak, onun fani bir cüz'ünü sırtlayıp altında ezilmemek için ruhunun yolcusu olmayı seçmişti.
'Gezgin' olmak, dünyaya bağlanmamanın, varlığın yüklerinden sıyrılmanın, kalbin gizli yollarını açmanın da timsaliydi.
Galaksimizde seksen yedi milyar güneş var,” diye mırıldandı Karellen. “Bu rakam bile size uzayın ne kadar büyük olduğu hakkında bir fikir veriyordur. Uzaya meydan okumanız, karıncaların Dünya’nın bütün çöllerindeki her bir kum tanesini isimlendirip sınıflandırmaya çalışmasından farksız.”
İnsan, karnı doyunca arıza çıkaran tek canlıdır.
Yine de gitgide bir çocuk parkına dönen gezegenin akılları çelen bütün bu atraksiyonlarına karşın, bazı kişiler hâlâ o yıllar öncesinden kalma, cevabı bilinmeyen soruyu yineliyordu: “Şimdi ne yapacağız?”
Peki senin kurtuluşun ne zaman? Bir de şunu düşün: Buradakilere teslim ettiğin, sattığın nedir, bilir misin? Ruhunu; dilediğin gibi kullanmaya hakkın olmayan ruhunu da vücudunla birlikte satıyorsun!
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.