Starbucks’ta çalışsaydım kahve kaplarına insanların adını yazacağıma şunu yazardım:
Bir gün siz ve sevdiğiniz herkes ölecek. Son derece kısa bir zaman süresince ve küçük bir insan grubunu saymazsak yaptığınız ya da söylediğimiz hiçbir şeyin önemi kalmayacak. Bu hayatın huzursuzluk veren bir hakikatedir. Düşündüğünüz ya da yaptığınız her şey karmaşık biçimlerde bundan kaçınmaya çalışmaktan ibarettir. Bizler son derece önemsiz kozmik tozdan ibaretiz; incecik mavi bir beneğin üzerinde hoplayıp zıplıyoruz. Kendi önemimizi hayal ediyoruz. Amacımızı uyduruyoruz, ama bizler hiçbir şeyiz. Boktan kahvenizin keyfini sürün.
İnsanlık formülünün dalga etkisi vardır, kendinize daha dürüst olduğunuz zaman başkalarına da daha dürüst olacaksınız. Sizin onlara dürüst olmanız, onlara kendilerine dürüst olma olmak konusunda ilham verecek ve onların büyüyüp olgunlaşmasına yardım edecektir.
Narsistler üstünlük duygusuyla alçaklık duygusu arasında salınırlar. Ya herkes onları seviyordur ya da herkes onlardan nefret ediyordur. Her şey ya harikadır ya da çok berbattır. Ya hayatlarının en iyi ânıdır ya da onlarda travma yaratan bir andır. Narsist biri söz konusuysa arada bir çizgide olmak söz konusu değildir, çünkü önlerindeki nüanslı ve deşifre edilemez gerçeği görebilmek için özel biri olduklarına ilişkin ayrıcalıklı görüşlerini bir yana bırakmaları gerekir. Her şey onlar hakkındadır ve çevrelerindeki insanların da aynı şekilde düşünmesini isterler.
Sadece haz ve basit tatmin peşinde hayat geçirirsek kendimize hazza giden yolda bir araç gibi davranırız. Bu nedenle kişisel gelişim daha fazla mutluluk değil, daha fazla kendine saygıya uzanan yoldur.
Dünyada ne kadar zenginlik olursa olsun. Hayatlarımızın kalitesini karakterimizin kalitesi belirler. Ve karakterimizin kalitesini belirleyende acımızla olan ilişkimizdir !...