Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özge Özcan

Karantina, halka rağmen halkı eğitip onlara kendi kendini koruma hünerini öğretme işidir.
Reklam
Ben, muallimliği, açlıktan ölmemek için kabul etmiştim. Hesabım doğru çıkmadı. Bu meslek bir gün açlıktan öldürebilir. Fakat ne ziyanı var? Değil mi ki benim gönlümün şefkate olan açlığını doyuracak, kendi hayatını başkalarının saadetine vakfetmek tesellisini bana verebilecek.
Zaman sonsuzdu çocuk dünyamda. Geçmek bilmezdi hiç. Bütün bu kargaşa içerisinde, yine de kolay bir çocuktum sanırım. Arıza çıkardığımı hatırlamıyorum pek. Evde halihazırda bakıma muhtaç bir anne vardı ve benim her konuda kendi başımın çaresine bakmam gerekiyordu. Bunu gerektiğinden erken fark etmiştim. Dayımın kütüphanesini keşfetmem de o günlere denk gelir. Boyumdan büyük kitapların içinde sakinleşirdi ruhum. Anlar mıydım bilmiyorum okuduklarımdan bir şey ama okumak iyi gelirdi bana. Gerçek dünya beni içine almadığından olacak, orada bulduğum kurmaca alemlerde daha mutlu, daha gerçek bir çocuktum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Üç gün önce ofiste üzerimdeki koyu renk boğazlı kazağım, yün eteğim, dizime dek çıkan çizmelerimden sonra, bugün bu bitli restoranda, üzerimde limon küfü bürümcük bir elbise, parmak arası terlikler ve hasır şapka ile dev bir devamlılık hatası gibiydim hayatımın ortasında.
Hayatta sahip olduğumuz iki kıymetli şey var. Biri zaman, diğeri enerji. İkisini de boşa harcamak konusunda birbirimizle yarışıyoruz.
Reklam
Bense onun gözlerine muhtaçtım, bir bakışı yeterdi; felsefenin bütün müşküllerini, teolojinin bütün muammalarını çözmeme yeterdi.
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.