Çocukluğumu özlüyorum. O küçük kızı özlüyorum.
Keşke hep çocuk kalabilseydim keşke bu kadar düşünmem gerekmeseydi. Keşke o küçük çocuk gibi etrafımda beni hep çok seven insanların olduğunu düşünebilsem.
Koca bir kalabalığın içinde hiç kimsenin senin yanında olmadığını anlayınca büyüyorsun işte.
Öyle bir noktadayım ki kim elimden tutsa sıkı sıkı sarılacağım. Belki çok acizce bir davranış ama başka çarem yok. Ama kendi sesimi bulmam gerekiyor çünkü o küçük kıza bunu borçluyum.
Kitap Veronika’ nın yaşadığı hayatından sıkılıp intihar etme girişimiyle başlıyor. Ama intihar girişimi başarısız oluyor ve gözlerini akıl hastanesinde açıyor. Kitap boyunca aslında anlatılmak istenen yaşamın anlamını ve özgürlüğü keşfetmektir.
Veronika’nın iç çatışmaları, ölümle yüzleşmesi kitabın ana temasıdır.
Veronika akıl hastanesinde kaldığı dönem boyunca aslında ölmek istemediğini fark eder. Eduard adında bir gençle tanışır ve kısa bir aşk yaşarlar. Bu aşk Veronika nın iç dünyasında olumlu bir değişikliğe neden olur.
Yani aslında aşkın insanın ruh sağlığı açısından olumlu şekilde etkilediğini anlıyoruz.
Bu arada kitapta ağırlıklı olarak Veronika nın hayatı üzerinde durulmuş ama Eduard hakkında da bilgiler verilmişti. Ben Eduard’ın hikayesinden de oldukça etkilendim.
Kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Eğer bir çöküşteyseniz bu kitap gerçekten iyi gelecektir. Hayata olan bakış açınız, ne yapmak istediğinizi daha iyi anlayacaksınız. Keyifli okumalar :)