Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Gökçe
Gökçe
@__mavi__
Her yeni gün, yazılmayı bekleyen kitabının boş sayfasıdır...
Sosyolog/Çocuk Gelişimi Uzmanı/TİD Eğitmeni
14 Kasım
48 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
gerçekten var mıyız?
İhsan Oktay Anar ile tanıştığım kitap oldu. Çok karşıma çıkan çok önerilen bu kitabı sonunda okuma fırsatı bulabildim. Fakat okurken anlamakta zorlandım. Belki de bunun sebebi İ. O. Anar'ın kalemine alışık olmayışımdır. Gelgelim kitap birbirine ustaca bağlanan farklı hikayelerden oluşuyor. Yer yer sıkıldığım noktalar olsa da genel olarak kitabı beğendim. Üstelik etkileyici bir sona bağlandığını söyleyebilirim. Kitabı okurken etkilenmesem de bitirdiğim de en çok etkilendiğim şeyin kitabın özünü oluşturan "düşüncelerden ibaret olmak" fikri oldu. Biz gerçekten var mıyız? Yoksa her birimiz bir diğerinin düşü ya da düşüncesinden mi ibaretiz? Ya sadece bir düşün içindeysek..?
Öykülerden Öykü Beğen
Şermin Yaşar ile tanışma fırsatı bulduğum bu kitap kısa öykülerden oluşuyor. Fakat öyle öykü deyip geçilecek gibi değiller. Birinde hüzün basıyor yüreğinizi, bir diğeri şaşkınlık içerisinde bırakıyor sizi; bir öykü geliyor kahkahalara boğuyor bir öykü geliyor gözleriniz doluyor, bazen bir bakmışsınız düşünceler içindesiniz... Her bir öyküde farklı bir duygu aleminde buluyorsunuz kendinizi. Ben severek okudum ve Şermin Yaşar'ın diğer kitaplarını da okumaya karar verdim. Sizlere de tavsiye ederim.
"Bize Bir Çay" diyebileceğiniz sevginin kıymetini bilenler olsun hayatınızda...
Tüfek, Mikrop ve Çelik
Bir soru ile yazılmaya başlanan kitap insanlık tarihini, devletlerden birinin diğerine olan üstünlüğünü yine sorularla okurun merakını diri tutarak her soru da düşündürerek sizi içine çekmeyi başarıyor. Kitabın yazılmasına vesile olan soru, Yali’nin sorusu, “Neden siz beyazların bu kadar çok kargosu var, bunları Yeni Gine’ye neden getirdiniz ve biz siyahların kendi kargosu neden bu kadar az?” (Merkezi yönetimden, çelik baltalardan, kibritten, ilaçtan, giyim kuşama, meşrubata, şemsiyeye kadar çeşitli malların hepsinin toplu adı Yeni Gine’de “kargo”dur.) İlk bakışta derinliği anlaşılmayan bu soru aslında bizleri insanlığın başladığı ilk dönemlere kadar götürebilecek uzun bir yolun biletidir.
“Neden şu anda Avrupalı ve Asyalı halklar zenginlik ve güç sahibi de başkaları değil? Örneğin neden Amerika , Afrika ve Avustralya yerlileri gidip Avrupalıları ve Asyalıları öldüremedi, egemenlikleri altına alamadı, onların köklerini kazıyamadı?” Çağdaş dünyadaki eşitsizlikle ilgili bu soru kitabın asıl konusunu oluşturan şu soruyla desteklenmektedir: “ İnsanlar neden farklı kıtalarda farklı hızda gelişti?” Yazar, tarihin seyrini oluşturan şeyin bu hız farklılıklarından kaynaklandığı temeline dayanarak Yali’nin sorusunun cevabını açıklamaya çalışmıştır.
Yali’nin sorusuna verilen cevabı ve insanlık tarihindeki bu farklılıkların sebeplerini merak edenlerin ilgisini çekecek nitelikte bir kitap. Bilimsel olduğu kadar anlaşılır dilde yazılmış olması kitabın etkileyici özelliklerinden biri. Yali ve Jared Diamond ile bu yolculuğa ortak olmak güzeldi.
Okur Takip Önerileri
Kitabın kalınlığı sizi asla tereddüte düşürmesin, Jack London'ın güzel anlatımını kurgusunu ve muhteşem karakterlerini anlaşılır ve bir o kadar da akıcı bir şekilde çeviren Levent Cinemre bu kitabın bir çırpıda okunup bitmesine büyük katkı sağlamış. Konusu itibariyle bir sanatçının (Martin Eden) sanatçı olabilmek yolunda verdiği emek ve çabanın sonucunda değişen hayatı kaleme alınmış. Yarı otobiyografik bir roman olma özelliğinden dolayı bazı olayların tekrarları sizlere sıkıcı gelebilir. Lakin sizde tıpkı Martin Eden gibi yapın ve asla pes etmeyin, sonuna kadar gidin. İnanın bana pişman olmayacaksınız çünkü kitabın sonunda Martin sizi şaşırtmayı başaracak. Kitabı merak edenlere tavsiyem işbankası yayınlarından okumalarıdır. Çevirmen Levent Cinemre'nin eklediği açıklamalar sayesinde daha anlaşılır olduğu kanatindeyim. Keyifli okumalar
“Savaş barıştır
Özgürlük köleliktir
Cahillik güçtür”
George Orwell -1984 ‘ünü okumaya başladığımda dikkatimi ilk çeken cümle bu oldu. Kitabı okumaya devam ettikçe bu sloganın aslında kitabın özünü ortaya koyduğunu fark ettim. Geçmişe bir eleştiri, geleceğe bir uyarı niteliği taşıyan bu başyapıt; okurken düşünmemi, düşündükçe de okumaya hızla devam etmemi sağladı. Yer yer yavaşlayan ama çoğu yerde akıcılığını kaybetmeyen elinizden bırakamayacağınız bir eser.
Geçmişi, şimdiyi ve geleceği denetim altında tutmayı amaçlayan bir yönetim şeklinin eleştirildiği bu kitapta “Kafatasınızın içindeki birkaç santimetre küp dışında, hiçbir şey sizin değildi.” diyor. Tek tip insan ve iktidarın istemediği hiçbir şeyi yapamayan hatta düşünemeyen bir toplum düzeni amaçlanıyor. Bu amaç uğruna yapılan her şey mubah sayılıyor. Dil daraltılıyor, kelimeler yok ediliyor ve dahası insanların sözleri, hareketleri, mimikleri ve düşünceleri denetleniyor. En güzel duyguların yasaklandığı, nefretin aşılandığı, tek sevginin “Büyük Birader”e olan sevgi olabileceği bir ortam oluşturuluyor. Bu düzeni kabul etmeyenler kendi düşüncelerinde ısrar edenler buharlaştırılıyor ya da yola getiriliyor.
Her sayfasında daha da çok etkilendiğim bu kitabı Can Yayınları- Çevirmen Celal Üster’den okunmasını tavsiye ederim. Diğer yayınlardan bazılarını inceleme ve karşılaştırma fırsatım oldu. Celal üster’in anlatımının daha akıcı ve daha edebi olduğunu fark ettim. Cümleler aynı şeyi anlatsa da Celal Üster’in kalemi benim daha çok hoşuma gitti.
Yeni Bir Başlangıç
Bu kitap sayesinde ve bu kitaptan alıntı yapacağım güzel cümlelerle seslenmek istiyorum yaşadığım yıllarıma;
"Bırakın beni, size tutsak kalmak istemiyorum artık.
Sizin pişmanlığınızı yaşayıp durmaktan, geçmişi düşünüp durmaktan çok sıkıldım.
Bir buğday tanesiydim ben, ezildim ama bittim mi ?
Hayır, yeni bir başlangıçtı bu. Geçen yıllarımla aramız iyi değildi kabul ediyorum, değirmende ezilmeden önceki halim olarak kalın istiyorum. Öylece orada kalın, ben tövbe sesleriyle ezilmiş yeni bir başlangıç istiyorum."
Benim gibi geçmişiyle vedalaşmak ve yeni başlangıçlar yapmak isteyenlere tavsiyemdir, mutlaka okuyun derim. Ben iki saatte okudum, kitabın gayet anlaşılır, akıcı bir dili vardı. Okurken kendinizi bulabileceğiniz, sizinle konuşan ve üstüne basa basa söyleyip hayatınıza dokunmak isteyen bir kitap... Daha ne diyeyim alıp okuması da sizden :)
Bu kitap daha da doğrusu Sa'd b. Ebî Vakkas (ra) beni derinden etkiledi. Bu kitap sayesinde tanıdım; Sa'd b. Ebî Vakkas'ı (ra). Bu kitabı okumama vesile olanlardan Allah razı olsun, Rabbim onları da Sa'd b. Ebî Vakkas (ra) gibi duaları kabul olanlardan eylesin. (Amin) Her sayfada ders çıkarılması gereken güzellikleri, zorlukları, imtihanları bizlere aktaran bir kitap olmuş. Sa'd b. Ebî Vakkas (ra)'dan öğreneceğimiz çok şey var.
Kitaptan bir alıntı eklemek istiyorum.
(Sayfa 139) Abdullah b. es-Saîb naklediyor. Diyor ki: " Yıllar önce Sa'd b. Ebî Vakkas'ı ziyaret etmiştim. Gözleri görmüyordu, ama sesimden tanıdı beni ve: 'Sen Mekke'nin en iyi karîlerinden biri olan Abdullah degil misin? dedi. Ben: 'Evet, ben oyum' dedim. Sevindi ve bana dua etti. O zaman dedim ki: ' Amca! Senin duan makbul oluyor, herkese dua edip duruyorsun kendin içinde dua etsen de gözlerin açılsa olmaz mı? Bu sorum karşısında gülümseyerek dedi ki: 'Oğlum! Allah-ü Teâla benim hakkımdaki takdiri ne ise en güzeli odur, ben niye takdir edilene razı olmayayım ki?"
Şu sözlere bakar mısınız bu ne güzel teslimiyettir bu ne güzel derdi verene şükretmektir! Rabbim bizleri de dertlerimiz karşında da verdiği nimetler karşısında da Allah'a her daim şükredenlerden eylesin (Amin).
Arslan Pençesi / Hamaset Kahramanı Sa'd b. Ebi VakkasMuhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 2013918 okunma
Kafka'nın aşkını çok anlayabildiğimi söyleyemeyeceğim. Bunun sebebinin ise çeviriden kaynaklandığını düşünüyorum. Kitapta bazı yerler gerçekten güzeldi, duygu yüklüydü, aşkı hissettiriyordu. Fakat venedik yayınlarının çevirisini beğenmedim. Okumak isteyenler Can yayınlarının çevirisinin daha iyi olduğunu duydum. Sizler onu tercih edebilirsiniz. Ben venedik yayınından okumanızı tavsiye etmem.
Sevgili Hakan MENGÜÇ’ün bu kitabını almadan önce “Ben Ney’im” isimli kitabını görmüştüm ve asıl almaya niyetlendiğim kitap oydu. Yazarla ilk defa karşılaşmamdan dolayı araştırmadan almak istemedim. Okuyanlar, yorumlar vs derken “Kalbin Temizse Hikayen Mutlu Biter” kitabına denk geldim. İkisi arasında kararsızlık yaşasamda tercihimi bu kitaptan
"Aşk Çölü"
"Peyderpey öğrenmektir yaşamak.
Beklenmeyen gerçklerin yüzümüze çarpmasıdır.
Gerçek bize koşar bazen.
Hiç ummadığımız bir anda yaşam bize bir kapı aralar ve ummadığımız bir hikaye sızar içeriye.
Yaşamak böyle bir şeydir işte!
Hesapsız plansız, yürekten yapılan duaların kabulü gibidir karşılaşmalar...
O isterse olur.
O isterse hükmünü kurar.
O isterse acılı ayrılıkları nesiller sonrasında tatlı kavuşmalara dönüştürür.
Bazen hayat bir çilek tadında sunar gerçeği.
Bazen göçmen kuşların taşıdığı o yalnızlık duygusunu yok eder, buldurur gurbette soyunun izini..."
Kitabın özü olduğunu düşündüğüm bu alıntıyla incelememe başlamak istedim. Bahadır Yenişehirlioğlu'nun kaleminden dökülen bu kitap geçmişle geleceğin bir arada anlatıldığı; acıları, hüzünleri, buruk mutlulukları barındıran bir hikayeyi bizlere sunuyor. Bir yanda 1911'de Yemen, gidipte dönmeyenler/dönemeyenler, birbirinden zorla ayrılan iki kardeş; diğer yanda, 2014'te Yemen Türküsü'nün kayıp mısralarını araştıran Nagehan ve kitabı okuyanların sonunu az çok tahmin edebileceği ama okunmaya değer bir roman... Akıcı ve güzeldi, okunmasını tavsiye ederim.
