Hukuk kusursuz adalettir. Ama kanunu öğrettiğinizde, kanun mükemmel olmalıdır. Ve hukuk çalıştığınız zaman,adalet ile eş anlamlı olmalıdır. Çünkü adaletsiz hukuk en zalim şeydir.
Law School/Prof. Yangkrates
Jurgen, birkaç adım öne çıkarak sokağın diğer tarafındaki yaralılara döndü.Soğuk bir sesle, "Sakın peşimizden gelmeyin,"dedi."Bir dahaki sefere oklarımız kol ya da bacaklarınıza saplanmayacak."
Yaralılar, acıdan çarpılmış yüzleriyle Jurgen'e bakıyorlardı. Hiçbiri, bir daha karşılarına çıkmak istemeyecekti. Jurgen,aslında handa ve ahırda saklanan adamlara yönelik olarak konuşmuştu.
"Kralın Orman Muhafızları'yız biz!"diye bağırdı.
Resmi unvanlarını kullanınca hafifçe gururlanmış ve buna kendisi de şaşırmıştı. "Tiller'ı tutukladık ve işlediği suçlardan dolayı asacağız.İçinizde ona katılmak isteyen varsa buyursun.Ama bizi takip etmeye çalışırsanız hepiniz ölürsünüz.İçinden çıktığınız deliklere girin ve bir daha sakın dışarı çıkmayın.Belki bu şekilde hayatta kalabilirsiniz.Baskınlara devam ederseniz,gelip sizi bulacağız."
Jurgen, birkaç adım öne çıkarak sokağın diğer tarafındaki yaralılara döndü.Soğuk bir sesle, "Sakın peşimizden gelmeyin,"dedi."Bir dahaki sefere oklarımız kol ya da bacaklarınıza saplanmayacak."
Yaralılar, acıdan çarpılmış yüzleriyle Jurgen'e bakıyorlardı. Hiçbiri, bir daha karşılarına çıkmak istemeyecekti. Jurgen,aslında handa ve ahırda saklanan adamlara yönelik olarak konuşmuştu.
"Kralın Orman Muhafızları'yız biz!"diye bağırdı.
Tiller tüm sarhoşluğuna ve Orman Muhafızları'nın sessiz hareketlerine rağmen bir şekilde uyanmıştı. Gözleri açıldı ve doğrularak tepesinde bekleyen kara şekillere bakmaya başladı. Boğuk, peltek bir sesle,"Siz de kimsiniz?" diye sordu.
"Prens Duncan selamlarını gönderdi," diye fısıldayan Farrel, sağ elini kaldırarak Tiller'ın çenesine bir yumruk attı.
...
Berwick, onu merakla izliyordu. "Neden sopanı kullanmadın?"
Farrel gülümsedi. Gözlerinden adeta alevler fışkırıyordu.
"Böylesi daha eğlenceli," dedi.
Ağaç dalını yeniden siperlerin arasına yerleştirip aşağı inmeye başlayan Halt, "Gül bakalım," dedi. "Tatlı popon şu buz gibi suya değinceye kadar bekle hele."
"İpe tutun da duvardan inmeye başla."
Elinde olmadan bir adım gerileyen Duncan, "Burası çok yüksek," diye kaçamak bir cevap verdi. Halt şaşırmış gibi yaptı.
"Şatolar genellikle böyledir. Yüksek duvarları olur. Tutun şu ipe dedim."
Duncan, Crowley'nin alacalı pelerinini ve uzun yayını fark etmişti.
"Karşıdaki bir Orman Muhafızı, "dedi. Şaşkınlığı, yine sesine yansımıştı.
Halt, prensi siperlere doğru sürüklemeye devam ediyordu.
"Öyle bir iddiası var,evet."dedi.
Crowley, Pritchard'ın sözlerini duymazdan geldi. "O zaman bir seçim daha yapar seni başa geçiririz!"
Ancak Pritchard başını iki yana sallamaya devam ediyordu. "Hayır. Komutan sensin ve öyle kalacaksın. Senden iyi bir komutan olacağını biliyorum çünkü seni bizzat ben yetiştirdim. "Konuşmalarını ilgiyle izleyen Halt'a döndü. "Genç Halt da yardımcılığını yürütecek." Yeniden gülümsedi. "Ne de olsa ikinizi de ben yetiştirdim."
"Eski Orman Muhafızları'nı yanlarına alarak Morgarath'ın karşısına çıkmaya hazırlanan iki genç çılgından söz edildiğini duydum,"dedi. "Aldığım bilgilere göre, bir tanesi huysuz bir Hiberniyalı, diğeriyse kızıl saçlı ve şakacı biriymiş. İşin başında ikinizin olduğunu duyunca ne kadar şaşırdığımı tahmin edersiniz."
At sırtındaki diğer Orman Muhafızları'ndan kahkahalar yükselmeye başlamıştı.
"Ben de yardıma ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmek üzere yanınıza gelmeye karar verdim,"diye sözlerini tamamladı Pritchard.
Sayfa 233 - son okuyuşumun üstünden 4 yıl geçmişti bu kısmı tamamen unutmuşum aşırı sevindim şuaaanKitabı okudu