Çocuklarımıza nasıl bir dünya bıraktığımız kadar, dünyaya nasıl çocuklar bıraktığımız da önemli. Eğitim sadece bizim bireysel geleceğimizle ilgili değildir, aynı zamanda içinde bulunduğumuz topluma karşı da borcumuzdur.
Kalp kendisine usulca söylenen her güzel sözü duyar, çünkü sakin olan güzeldir. Yavaşlık sadece hızın azaltılması değil, aynı zamanda bir telaşsızlık hali.
Günümüzde insanı umutsuzluk ve mağlup olmuşluk hissiyatına sevk eden şey, kendi sesinden mahrum bırakılmış olması, konuştuğunda dilinden dökülen kelimelerin ruhuna olan mesafesi ve yabancılığıdır.
Sonra derler ki bir gurbet daha var, adı duygusal yalnızlık. Kendi duygularımdan çok uzaklara gittiğimde olur. İnsan kendinin gurbetine çıktığında, işte orası en koyu yalnızlıktır.
İmdi, insana düşen, kirleneni atmak değildir, kiri atmaktır! Kirleneni dışlamak değildir, kiri dışlamaktır. Herkes kirlenebilir ama temizlenme imkânı daima vardır.
Sevişemeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbiri içine giren şehirler yapmışlar? Aklım ermiyor. Birbirini küçük görmeye, boğazlamaya, kandırmaya mı? Nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?