Okumak istediğimiz çoğu kitabı okumaya yetişemeyeceğiz. Belki de çoğu zaman yanlış insanlarla birlikte olacağız. Peki, ne yapmalı? Seçici olmalı. En nitelikli kitapları bulmalı. En doğru insanları seçmeli.
Anlayarak hızlı okuma üzerine kurslar var kesinlikle tavsiye ederim. Okuma hızınız saatte 300 kelimenin altındaysa yavaş okuyorsunuz demektir. Bir uzman yardımıyla hızınızı artırarak bir nebzede olsa sınırlı ömürümüze artı birkaç kitap ekleyebiliriz.
DAĞ okumak berki hızlanır ama asıl olan tahlil ve tenkit yeteneğidir. Hız yerine bunları geliştirmeye bakmak kanımca daha yararlı. Bu hız konusunu hiç sevmem bir ara bazı tekniklerle ben de 250-300 civarına çıkmıştım ancak hiçte öyle pat pat diye kitaplsrı bitiremedim. Okuduğumu sindirmek için bazı bölümlerin sonunda mecbur kendimi beklerken acaba ne anlatmak istsid bunlarla diye düşünürken buldum. Devam edebilirdim tabii ama bu bende feci derecede rahatsızlık uyandırıyor, romanlar sadece olay örgüsünden ibaret değildir. Bence kitap okumaya bir sindirim meselesi olarak bakılmalı sadece okuma hızı ile bu çözülmez. Çoğu zaman yavaş ancak satır aralarını da okuyarak daha verimli bir okuma gerçekleştirilebilir.
Kitabın kurgusunda fark ettiğim tam olarak anlayamadığım bir kısım var. Kitabın bir yerinde sonsuzdan (berkide daha önce farklı bir zamanda alınmış) altzama gönderilen bir ampül ve dhaa sonrasında kendi yüzyıllarında beliren bir ampülden bahsediyor. Harlan yanlış yere gönderdiğinde direk bu ampüle bakmak akıllarında neden gelmedi diye
Reis kitabı tekrardan okutturucaksınız bana ve kafana takılmış olan soruyu düşüneceğim buna mukabil yazımını çok tatlı bulduğumu belirtmek ister ve bunla alakalı kafama takılan bir 2 soruyu da sormak isterim. Acaba gerçekte de belki yerine berki diyor, dolayısıyla ya ise dolaylı yoldan dolanıp da dolayısı ile mi diyorsun benim de merak ettiğim sorular bunlar ben şimdi kitabı okuyadurayım.
Sevgili Boethius yunan ve Helenistik dönem felsefe tarihini çok iyi bir şekilde öğrenmiş ve içselleştirmiş. Uğradığı haksızlık sonucu hiç bir yargılanma içerisine girmeden tutsak edilmiş. Bu adaletsizlik sonucu kafayı yememek uğruna felsefeden arkadaşlarımıza yaptığımızı toz pembe şeklindeki teselliyi yaptırmasını sağlamıştır. Bu kadar okumuş,
Size çokça katılmıyorum. Vardığı sonuçların bir kısmına ben de katılmıyorum veya sorunu tam olarak çözümleyemediğini düşünüyorum ancak felsefi bir etkinlik açısından fevkâlede iyi bir kitap. Problemleri en başta belirleyişi ve çözüme ulaştırmasındaki süreci bence çok iyi bir şekilde aktarmış. İnsanın nerede olduğunu kaybetmeyeceği ve etkinliğin içerisinde sizi sürükleyen bir yapısı var. Bu bence felsefi kitapların genellikle başaramadığı bir konu. Platon'un diyaloglarında kaybolmak bence çok kolay veya Aristo'nun metafiziğinde ipin ucunu kaçırmak. Bunun yanında din felsefesinde çokça öne sürülen problemlerin yine çokça öne sürülen çözümlerini içeriyor. En başta birçok yerde tanrısal başka şekilde bilir, o yüzden aslında özgürüz ama biz anlamyız şeklinde yavan bir şekilde sunulan önermeyi baştan inşa ediyor. Temellerini sağlamca atıyor. Sonucunda çok başarılı bir çözüme ulaşamasa da argümanın ardını öğrenmiş oluyorsun ki bence tanrı ve insan perspektifini ayırmasından yola çıkarak farklı şekilde problem kurtarılmaya açık.
Kitabı okumamın üzerinden epey vakit geçmesi sebebiyle argümanlarını tam olarak hatırlayamıyorum. Bu nedenle size şu argümanında bu çıkarımı yaptı, yanlıştı diyemiyorum. Fakat kendi yazdığım şeylere baktığımda sizinle çelişik düşecek bir şey göremedim. Kitabın kötü olduğunu söylemiyorum. Ortaçağın genel düşünce yapısı bana saçma geliyor.
(Tabii Newton bu cümleyi bir cüce olan rakibi Robert Hooke'a yazdığı bir mektupta kullanmış olduğundan, zalimce bir espri yapmak istemiş de olabilirdi.)
‘Zorunluluğun kızı bâkire Lakhesis buyurmuştur ki siz fani ruhlar yeniden ölümlü soyun zorunlu döngüsüne ikinci kez gireceksiniz. [e] Size bir Daimon verilmeyecek onu siz kendiniz seçeceksiniz.[392] Kura sonucu kaderini seçme şansını ilk elde eden kimse, kaderini, bir daha değiştirilemeyecek şekilde belirleyecektir. Mükemmelliğin efendisi yoktur![393] Kim onu yüceltirse daha erdemli, kim küçümserse de daha erdemsiz olur. HERKES KENDI YARATTIGI KADERİNDEN KENDİ SORUMLUDUR. SEÇTİĞİNİZ KADERLERDEN TANRI SORUMLU TUTULAMAZ.’