Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

..izm

..izm
@_izm
39 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"kalendermeşrep"
Dünya malında gözü olmayan, hoşgörülü ve kalender mizaçlı kişi. Farsça kalender kelimesiyle, Arapça huy ve tabiat manasındaki meşrep kelimesinin birleşiminden oluşmuştur. "Bir kusuru: kalendermeşrep olmasıydı. Seylab-ı vukuata karşı durmanın beyhude olduğuna inanır, işi cereyanına bırakırdı." (Reşat Nuri Güntekin/Damga)
Reklam
"evsaf"
Özellikler. Nitelikler. Vasıflar. Dilimize Arapça'dan geçmiştir. Nitelik ve sıfat mânâsına gelen vasıf kelimesinin çoğuludur. "Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiriyoruz?" (Sabahattin Ali /Kürk Mantolu Madonna)
"beyhûde"
Yararı olmayan. Bir faydaya hizmet etmeyen. Boşuna. Farsça bi-hude kelimesinden evrilerek beyhude halini alan kelime, faydası bulunmayan olarak tercüme edilebilir. "Bu dünyada her şey ne bayağı, ne beyhude, kirliydi!.. Bu dünyada güzellik bir hayal, sezgi bir efsane, asalet ve zarafet, insanın üstünde hafif bir cilaydı. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu/Kiralık Konak)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
bedbin
Her şeyi kötü tarafından gören. Karamsar. Kötümser. Dilimize Farsça'dan geçen kelime, kötü manasındaki bed ile gören manasındaki bin sözcüklerinden oluşmuştur. "Her adımda kendini inkar eden her mahallede mizaç değiştiren, aynı anda hem nikbin hem bedbin olabilen bir kentti İstanbul; bir yandan cömertçe verirken, bir yandan cümlesini geri alırdı." Elif Şafak/Ustam ve Ben
şapparig
Şapur şupur öpen ağabey manasına gelen kelime Ümit Kıvanç tarafından, Hrant Dink'i betimlemek için uydurulmuştur. Ağabey ya da erkek kardeş mânâsına gelen Ermenice ahparig kelimesinden türetilmiştir.
Reklam
iki çocuk (Can Bonomo)
İki paralel çizgi çekti bizi kader Birimizden biri silinene kadar Ne güçlü doğdun diğerlerinden Nerede şu İstanbul'da yaşamak kadar cesur Bir avucumuza alırdık yaralı kuşları Hangi şehrin bu şiiri ile şairi meçhul Birde meşeler bölüşürdük şeffaf bu neşeden İncecik iki ipin üzerinde İncecik iki mağdur çocuk İki paralel çizgi çekti bizi
Sayfa 27
Dünyayı belki bir umut belki de sadece Hanzala kurtaracak...
Aslında Hanzala, bir bitkinin adıydı. Bu öyle bir bitkiydi ki her kesildiğinde daha da büyüyordu. Belki de Naci el-Ali; simgeleştirdiği Hanzala'yı hep böyle görmek istiyordu: daha güçlenmiş, daha Mağrur ve sırtı dünyaya hep dönük...
Sayfa 30
Bir katille sohbet (Ervin James'le söyleşi)
...Herkes yabancıydı. Sert ve güçlüymüşüz gibi davranmak zorunda hissediyorduk. Çevremdeki çocukların hiçbiri astronot, öğretmen, doktor olacağım demezdi. Hepimiz soyguncu hırsız ya da suçlu olmayı hayal ederdik....
Sayfa 27
Seninle lafı uzatmak isterim havadan sudan.
Konuşmanın yanında susmak da gerekir, birbirinin söylediğine dikkat kesilebilmek, kalbini dostunun kalbine yaklaştırmak gerekir.
Sayfa 28
Reklam
"Kuşlar çok güzeldi bir de otobüsler"
Sayfa 16
Öyle hüzünlü bir bakışı vardı ki, arada bir gülümsediğinde, göğüs kafesimde büyük bir deprem oluyor zannederdim.
Sayfa 7
Ayaklarımızın üzerinde hafifçe yükseldiğimiz halde yine de göremiyoruz birbirimizi.
Sayfa 5
... Mükemmel mutsuzluğudan insan soyunun sevgim acıyor ... Eylül toparlandı gitti işte Ekim filan da gider bu gidişle
Göğe Bakma Durağı
... Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut ... Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım ... Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç ... Durma göğe bakalım
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.